Perihan USTA

Yönetim Danışmanı & Eğitim Bilimci Araştırmacı Yazar,Baş Denetçi

Page 11 of 13

2012 yılı ”Pozitif Yönetişim” toplantıları ile kurumsal performansın arttırılması

Maden sektöründe faaliyet gösteren işletmelerde,kurumsal performansın arttırılmasına yönelik ”Pozitif Yönetişim” kapsamındaki  interaktif  toplantılar 2012 yılında da  devam ediyor.

İnteraktif toplantılar, mevcut durum analizi,iyileştirici faaliyetler ve workshop uygulamalarıyla motivasyon sağlamaya devam ediyor.

Üst yönetimin   çalışanlar için göstermiş olduğu kaliteli yönetim prensipleri, geniş bir disiplin içinde kendi kendini gerçekleştiriyor.

Çalışanların özverili çalışmaları ile bu disipline uyumları  gelecek planların oluşmasında önemli bir rol oynuyor.

“KAPİTALİZM BUGÜN TEK AYAK ÜZERİNDE DURUYOR’’

“Kapitalizm bugün tek ayak üzerinde duruyor” diyen Muhammed  Yunus’un sözleri 17.İnsan Kaynakları Zirvesinin gündemine yerleşti.
O halde diğer ayağı da siz  oluşturmalısınız.
MCT Danışmanlık’ın geleneksel olarak düzenlediği 17.İnsan Kaynakları Zirvesi, 15-16 Şubat 2012 tarihlerinde Lütfü Kırdar Kongre Merkezinde gerçekleşti.
“Dönüşüm Zamanı! Yenilenmeye ve Büyümeye Hazır Mısınız?” Teması ile gerçekleşen zirve, tüm dünyadan yönetim ve insan kaynakları otoritelerini bir araya getirerek  dünyada yaşanan büyük değişimi yakın mercek altına aldı.

Zirvenin  açılışını,MCT Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Alper Utku ve MCT Danışmanlık Yöneticisi Didem Gürcüoğlu birlikte yaptı.
‘’Yönetim,Semboller, Kâr ve Ürün, Müşteri Odaklılık, İnovasyon, Sürekli  Büyüme, Liderlik ve Koçluk’’  kavramlarının  ele alındığı zirvede  Christopher Meyer,Türkiye’nin takip eden değil takip edilen ülke olmasının  önemine değindi.

Küresel  Ekonomi  Uzmanı Christopher Meyer’in “Küresel Ekonominin Geleceği” başlıklı konuşmasında,ABD ülkeleri gibi  gelişmiş ekonomilerin Batı tarzı kapitalizm düzeninin değiştiğini ifade etti.
Standing on The Sun kitabından alıntıları paylaşan Meyer sözlerine şöyle devam etti;
2000 yılında dünya ekonomisinin %75’ini etkileyen gelişmiş ekonomiler, 2050’ye gelindiğinde dünya ekonomisinin yalnızca %32’sini etkileyebilecek.
Bu süreçte aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 11 gelişen ülkenin dalga dalga büyüyeceğini söyleyen Meyer,
batı tarzı kapitalizmin kendisine yeni modeller aradığını belirtti.

İlk  Mikro  Krediyi kendi cebinden veren Muhammed Yunus, Mikro Kredi projeleriyle  tüm dünyada başta kadınlar olmak üzere birçok insanın yoksullukla mücadeleden galip çıktığını ve bu çalışmaların kendisine 2006 yılı Nobel Barış Ödülü’nü kazandırdığını ifade ederek  sözlerine şöyle devam etti;
‘’Yoksulluğun suçu yoksul insanlar değil, bizleriz.
Yoksullukla  mücadelede ve kalkınmada tamamen farklı girişimlere ihtiyaç var.
Yoksulluğun arkasındaki sorunun kaynak dağıtımından ziyade toplumların yoksul insanlara yeterli hareket alanı bırakmamasıdır.Neden yoksulluk, sorusunun yanıtını yoksullarda aramayın, kendinizde arayın.
Kapitalist sistemler tüm insanları para kazanmaya odaklı yaratıklar olarak görüyor ve  daha fazla para kazanan insanı daha mutlu bir sınıfa yerleştiriyor.’’

“Biz tek boyutlu insanlar değiliz” diyen Yunus, dünyanın tamamen para merkezli, hatta para ile zehirlenmiş olduğunun altını çizdi. “Borç , finans, gıda ve çevre krizleri birbirinden ayrı değil, aslında hepsi aynı krizin yansımaları” ifadesini kullanan Nobel Ödüllü akademisyen, dünyada iki çeşit iş olduğunu, bunlardan birincisinin para kazanılan ikincisinin ise başkalarının sorunlarını çözmeye odaklı iş olduğunu kaydetti.

Başkalarının sorunlarını çözmeye odaklı şirketlerin sayısının bir hayli fazla olduğunu söyleyen Muhammed Yunus, vakıfların sürdürülebilir olmadığını fakat “Sosyal  Girişimcilik” temelli şirketlerin başkalarının sorunlarını çözmeyi sürekli hale getirebildiklerini ifade etti.
“Kapitalizm bugün tek ayak üzerinde duruyor” diyen Yunus, “Diğer ayağı siz oluşturmalısınız, imkânlı olan ile imkânsız arasındaki aralık gitgide kapanıyor, sosyal girişimciliğe inanın” diyerek sözlerini noktaladı.

 

2012 ve sonrası için, stratejilerinizi, gelecek planlarınızı revize ederken en çok dikkate almanız gerekenler…

Linkedin´de en çok yazılan 10 özellik ve Gelecek Planlarınızı revize ederken en çok dikkate almanız gerekenler

Ülkemizde bu gelişmeler  yakından takip edildiği gibi uygulamalarda da başarılı örnekler sergileniyor.Yaşam süresi, insan ömrü uzuyor…Şu anda elli yaş civarında olanların 100, çocukların + yeni doğanların 125 yıldan çok yaşaması bekleniyor. Eğitim, yaşam, iş, yerleşim vb. planları, kurguları buna göre revize edilmeli.Maaşa dayalı, düzenli, aylık-sabit ücretli çalışma süreleri kısalıyor ve olanaklar azalıp, zorlaşıyor…

Dijitalleşme ve teknolojinin yaratacağı sonuçlar ve zorunluluklar nedeniyle, klasik modelde çalışanlarda  kitlesel işten çıkarmaların artması, yeni/mobil/esnek zamanlı işlerin gelişmesi bekleniyor.
Kurumsal/Bireysel organizasyon ve bütçelemeye dikkat edilmeli.

“T tipi insan” kavramı, “sözleşmeli paydaş” uygulaması yayılıyor…Kurumlar esnek ve güncel olabilmek amacıyla, mesleğini beceriye dönüştürüp, teknolojiyle  bütünleştirebilen ve dijital dünyada markalaşabilen (T tipi) bağımsız uzmanlarla/danışmanlarla  çalışmaya yönleniyor. Kemik kadrolar dışındaki pozisyonlar için bordrolu insan çalıştırmak ve  yüklenmek/ağırlaşmak/karmaşıklaşmak yerine; kontratlı stratejik danışmanlarla esnek, odaklı çalışma  eğilimi gelişecek görünüyor.

BB ve X’ler, Y leri yönetme sevdasından vazgeçmeli…

Son 4-5 yıldır “BB/42+, X/32+, Y/12+ (yaş) diye kategorize edilen nesil tanımlamaları” her derde deva  sanıldı, ancak “Y’lerle başa çıkma gayretleri” ne yazık ki pek işe yaramadı. Özellikle tabletlerin hızla hayatımıza girmesiyle algılıyoruz ki aslında hepimiz; “Screen Agers > Ekran Nesli” olmuşuz. Ve bundan  sonrasında Y’lerin, hatta Z’lerin; BB’lara, X’lere teknoloji öğreteceği “tuhaf” bir çağa ilerliyoruz…
İnsanlık tarihinde ilk defa, büyüklerin küçüklerden eğitim alacağı günler göreceğiz… Bakış açınızı  reset’leyin!

Linkedin’de en çok yazılan 10 özellik?

Ücretli ya da kontratlı çalışarak para kazanmak isteyen herkesin Linkedin’de profil sayfasının olması  şart. İş arayanlar için de çalışacak, çalıştıracak kişileri/kurumları arayanlar için de Linkedin tartışmasız en önemli kaynak olma yolunda hızla ilerliyor.Türkiye’de dört milyon civarında kullanıcısı olan iş amaçlı, profesyonel network platformu Linkedin’in Amerikalı üyeleri profillerinde geçen yıl en çok “creative-yaratıcı” tanımını kullanmış. Oysa önceki yıl  yaratıcılık ilk onda dahi yokmuş ve en çok yazılan özellik; “ileri düzeyde deneyim” imiş. Anlaşılan
bir yıl içinde rekabetçi avantaj “tecrübeden, yaratıcılığa” kaymış.

İçinde dijital kanatlarla uçtuğumuz siber çağda eskiden öğrenilenlerin “çok çabuk eskimesi” gerçeğini düşününce bu sonuç normal görünüyor. Özellikle teknik deneyim, mesleki beceri vb. yeni teknolojilerle  bütünleştirilip, güncellenmezse geçer akçe olma özelliğini ışık hızıyla kaybediyor. Bu yüzden şimdi en  değerli yetkinlik; yepyeni şeyler bulabilmek, yani yaratıcı, buluşçu olmak.

Linkedin için Amerika’da en çok bahsi geçen top 10 listesinde sık tekrarlanan diğer özellikler de şöyle;
Organizasyonel, etkin, ileri düzeyde tecrübe, iş takipçisi, motive, buluşçu, problem çözen, iletişim
becerileri, dinamik” gibi tanımlamalar.Bu araştırma yazısı,Sn.Ufuk Tarhan’ın (Dijital Futurist)  değerlendirmelerinden alıntıdır.İş dünyası çalışanlarına önemli bir yol haritası oluşturmaktadır.

POZİTİF YÖNETİŞİM TOPLANTILARI / ARALIK 2011

Ermaden A.Ş.’de Pozitif  Yönetişim toplantıları devam ediyor.

10.SANAYİ KONGRESİ;”Sürdürülebilir Rekabet Gücü: Dalgaları Yöneterek, Geleceği Tasarlamak”

”Sürdürülebilir Rekabet Gücü: Dalgaları Yöneterek, Geleceği Tasarlamak” ana temasıyla  14-15 Aralık/2011 tarihinde gerçekleştirilen 10.SANAYİ KONGRESİ ‘nin açılış konuşmalarını Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, İSO Başkanı Tanıl Küçük ve İSO Meclis Başkanı Erdal Bahçıvan yaptı.
Kongrede,  yaşanan küresel kriz ve ekonomik gelişmelerin oluşturduğu dalgaları yöneterek geleceği tasarlama yöntemleri  değerlendirildi.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük açılış konuşmasında;
“Zorluklara, eksiklere rağmen sanayimiz, bir şekilde su üstünde kalmayı ve hatta yüzmeyi başarmıştır.Bundan sonrası için hedefimiz artık, sanayimizi, çok daha uzun mesafeler kat edebilen, tekniği güçlü, kondisyon sahibi bir yüzücüye dönüştürmek olmalıdır. Beklentimiz, hükümetimizin, sanayimizin mücadelesine daha fazla destek verebilmesidir” dedi ve sözlerine  2012 yılı analizi ile devam etti.‘’Küresel ekonomiye bakıldığında, gelecek birkaç yılın çok kolay geçmeyeceği, halihazırda işaretlerini veren değişimlerin, dalgalanmaların, güç kaymalarının devam edeceğinin anlaşıldığını kaydederek, şöyle devam etti:
Karşımızdaki tablo, tarihin çözülme ve yeniden yapılanma evrelerinden birinde olduğumuza işaret ediyor ve biliyoruz ki, böyle değişim ve yeniden yapılanma dönemlerinin kazananları ve kaybedenleri oluyor. Bulunduğumuz dönemeçte, önümüzdeki temel mesele, ülkemizin değişimin kazananları arasında yer almasını sağlamaktır ki, küresel ekonominin yükselen yıldızlarından biri olarak görülen Türkiye, potansiyeli ile bunu fazlasıyla hak etmektedir. Kazananlar arasında yer alabilmek için, kongremizin başlığında da ifadesini bulduğu üzere, bu fırtınalı ortamda, gelen veya gelebilecek dalgaları iyi anlamak, doğru yönetmek ve ülkemizin geleceği için fırsata çevirebilmek gerekiyor.”Küresel ekonomide başarıya giden yol, sürdürülebilir rekabet gücüne sahip olmaktan geçiyor.
Bu bağlamda, makro ekonomik düzeyde gerekli yapısal değişimi sağlamak,  rekabet için en uygun ortamı yaratabilmek ki, bu nokta, esas olarak, hükümet ve ekonomi yönetiminin sorumluluğundadır. 
Mikro ekonomik düzeyde ise şirketler düzeyinin, küresel ekonomiden gelen dalgaları karşılamaya,  hem fikri hem fiziksel anlamda hazır olmasıdır ki bu noktada,    her zaman altını çizdiğimiz üzere,  şirketlere, özel sektöre, büyük görev düşüyor’’dedi. 
ARGE, teknoloji geliştirme, inovasyon gibi, küresel rekabetin ana unsurlarının, sanayicinin gündeminde ilk sıralarda yer aldığını belirten Küçük, konuşmasını; “Bilim ve teknoloji, ülkenin uluslararası konumunu ve geleceğini belirler” sözleriyle bitirdi.

İSO Meclis Başkanı Erdal Bahçıvan açılış konuşmasında zamanın stratejik önemine değinerek, geleceği tahmin etmenin en kolay yolunun, onu şekillendirmekten geçtiğini belirtti.
Bilgiyi yönetmenin en kolay yolunun insana yatırım yapmaktan geçtiğini belirten Bahçıvan,teknoloji transferi ile kalkınma ve sanayileşmenin olamayacağını, Türkiye’nin kendi teknolojisini kendisi üretip, sanayileşme ile ulusal ekonomiye katkı sağlaması gerektiğini belirtti ve konuşmasını , ‘’Mevcut ekonomik büyümeyi istihdam dostu haline getirmeliyiz’’ diyerek  bitirdi.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu ise,ülkelerin en büyük itici gücü,zenginliklerinin en önemli kaynağı ”GİRİŞİMCİLİK’‘ tir dedi.Türkiye’nin son 9 aylık büyüme oranı %9.6 ile gelişmiş ülkeleri solladığını ve ‘’KENTSEL BİR EKONOMİ’’ haline geldiğini belirtti. 
T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün ise,
’’Türkiye ekonomik alanda çekim ve cazibe merkezi olmuştur’’,diyerek  iş yerlerinde yalın üretim kullanımının önemine değinen Sn.Bakan,  önümüzdeki dönemde mikro reformların yoğunlaşacağını belirtti.

 

PAZARLAMANIN DENKLEMİ İSTANBUL’DA ÇÖZÜLDÜ!

Management Center Türkiye’nin geleneksel olarak düzenlediği Müşteri Çağında Pazarlama Zirvesi her yıl olduğu gibi bu yıl da dünyanın en ünlü pazarlama uzmanlarını İstanbul’da buluşturdu. “Hello I Love You” sloganı ve “Etkileşim Ekonomisinde Pazarlama” ana teması ile 7-8 Aralık 2011 tarihlerinde İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde gerçekleşen zirvede pazarlama dünyasındaki yeni strateji ve yaklaşımlar ilk kez masaya yatırıldı.
Peter Economides’in başkanlığını yürüttüğü zirvenin ilk günü Management Centre Türkiye Genel Müdürü Tanyer Sönmezer’in açılış konuşmasıyla başladı.  Konuşmasında geleneksel zirvenin bu yılki teması olan “Etkileşim Ekonomisi”nin önemine değinen Tanyer Sönmezer, internetin ve sosyal medyanın insanların hayatına girmesiyle birlikte artık herkesin görmedikleri insanlarla bile etkileşim içerisinde olduklarını, bu değişimin de dünyayı dev bir kafeye dönüştürdüğünü ve bu yüzden Pazarlama Zirvesi’nin sahnesini bir kafe şeklinde tasarladıklarını ifade etti.
Peter Economides: “Türkiye, Avrupa ve Asya arasında diyalog demek”
Sönmezer’in ardından sahneye gelen, zirvenin konferans başkanı ve Apple, Coca-Cola ve Nestle gibi dev markaların, ünlü danışmanı Peter Economides, Türkiye’nin Avrupa ve Asya arasında tam olarak bir diyalog merkezi olduğunu söyledi. Economides, günümüzde online video siteleri aracılığıyla yapılan sıfır maliyetli bir videonun Apple’ın 1984’te ulaştığı 50 milyonluk kitlenin yaklaşık 8 katına ulaşabildiğini vurguladı. Söz konusu videoların herkes tarafından yapılabileceğine dikkat çeken Economides “Ancak çok azımız bu süreci iyi biliyoruz ve daha da azımızın bunu yapmaya yetecek cesareti var” diyerek sözlerini noktaladı.
Pazarlama Gurusu Guy Kawasaki’den “büyüleyici” marka olmanın 4 yolu!
Peter Economides’in ardından sahneye Apple’ın günümüzün en değerli markaları arasında yer almasında büyük pay sahibi olan “pazarlama gurusu” Guy Kawasaki geldi. Kawasaki etkileşim ekonomisinde ayakta kalmak isteyen markaların tüketicileri ile satış odaklı olmaktan ziyade büyülemeye odaklı bir iletişim kurmaları gerektiğini söyledi. Büyüleyici marka olmanın 4 adımı olduğunu vurgulayan Kawasaki bunları “sevilmeyi başarma”, “güvenilirlik”, “kalite” ve “rüyalara hitap etme” olarak sıraladı. Kawasaki sözlerini şöyle noktaladı: “Steve Jobs iPhone 4’ü tanıtırken kendi rüyasını da tanıttı. Sizin de yapmanız gereken tüketicilere alım-satım ve teknik özelliklerden ziyade kişisel ve bu ürünü neden yaptığınızı insani özelliklerle bağlayan bir hikâye anlatmaktır.

Gary Vaynerchuk: “2002’nin pazarlama yöntemlerini bırakın, artık 2012’deyiz!”
Online pazarlama alanında dünyanın en önemli isimleri arasında yer alan Gary Vaynerchuk konuşmasında şunları söyledi: “Günümüz dünyasında tüketiciler içerik bombardımanına tutuluyor ve zamanla bu içeriklerin kuru gürültü olduğunu düşünüp tüketmekten vazgeçiyorlar. İçerik önemini koruyor ancak artık asıl önemli olan şey “bağlam.” Ağızdan ağıza (word of mouth) yayılan yorumlar, tüm geleneksel reklamlardan daha etkili.” Hemen herkesin internetin gerçek gücünü hafife aldığını vurgulayan Vaynerchuk sosyal medya diye bir şeyin aslında var olmadığını, bu terimi insanların internetin bugünkü halini anlatmak için kullandığını ifade etti.

Obi Felten: “3 kavram birbirine yakınlaşıyor: sosyal, yerel ve mobil”
Etkinlikte sahne alan bir diğer konuşmacı Google Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Tüketici Pazarlama Sorumlusu Obi Felten’di. Etkileşim ekonomisine Google’ın nasıl baktığını katılımcılarla paylaşan Obi Felten sosyal, yerel ve mobil kavramlarının birbirleriyle yakınlaşarak yeni dönemin çekirdeğini oluşturduğunu söyledi.

Hamish McRae: “Türkiye 2030 yılında dünyanın en büyük 12 ekonomisinden biri olacak”
Pazarlama Zirvesi’nin önemli konuklarından biri de The Independent gazetesi editörlerinden, finans uzmanı Hamish McRae idi. Dünyada güç dengesinin Batı’dan Doğu’ya kaydığını söyleyen McRae, gelişmiş dünyanın nüfus bakımından yaşlandığını ve Türkiye’nin genç nüfusuyla birlikte son iki senedir oldukça pozitif bir büyüme yakaladığını ifade etti.

Tanyer Sönmezer: “Marka, evvel zaman içinde diye başlayan ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar ile biten bir hikayedir”diyerek
gelecek yılki Pazarlama Zirvesi’nin temasını açıklayarak zirveyi kapattı.

 “SİZİN HİKAYENİZ NE ?”

İŞ DÜNYASINDA FARK YARATANLAR 20. KALİTE KONGRESİ’NDE BULUŞTU

Bu yıl 3 bin kişinin katılımı ile gerçekleştirilen 20. Kalite Kongresi’nde aralarında Güler Sabancı, Bülent Eczacıbaşı, Ali Sabancı ve Serpil Timuray gibi isimlerin bulunduğu konuşmacılar kalitenin fark yaratmak ile ilişkisini anlattılar.
Kongrenin açılış konuşmasını yapan KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Doğan, KalDer’in yirmi yıllık bir geçmişin ardından bugün Türkiye’nin vizyonuna yön veren sivil toplum kuruluşlarından biri haline geldiğini söyledi.

“TÜRKİYE’NİN VİZYONUNA YÖN VERİYORUZ”
İki gün sürecek olan kongrenin açılışında konuşan KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Doğan, merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın 20 yıl önce 1. Kalite Kongresi açılışında yaptığı konuşmadan alıntı yaparak, “Kalite’nin gelişmesi için en verimli ortam serbest rekabet ortamıdır. Avrupa Birliği’ne tam üyelik niyetimizi ortaya koyduğumuzda, bu rekabet ortamında yarışmaya hazır olduğumuzu dünyaya ilan ettik” dedi. Bu cümlelerin bir taraftan KalDer‘in kuruluş nedenlerini açıklarken aynı zamanda, Türkiye’nin serbest piyasa ekonomisine geçiş sürecinin de yol haritasını ortaya koyduğunu ifade eden Hamdi Doğan, “KalDer yirmi yılık bir geçmişin ardından bugün Türkiye’nin vizyonuna yön veren sivil toplum kuruluşlarından biri olarak varlığını sürdürmektedir. Derneğin amacı sadece işletmelerin rekabet ortamına hazırlanması değildir. Türkiye’nin yaşam kalitesinin yükseltilmesine katkıda bulunmak amacını içeren bir zenginliği taşımaktadır” diye konuştu.

YENİLEŞİM ODAKLI BİR YAKLAŞIM
2011 Kalite Kongresi’nde ele alınacak “Fark Yaratmak” kavramının temelde yenileşim odaklı bir yaklaşım olduğunu vurgulayan Hamdi Doğan, “Gelişim sürecinde, büyümeye etkili ve çarpıcı katkılar yapacak bir faktördür. Fark yaratarak büyümeyi ve liderliği sürdürmek, günümüzde pek çok işletmenin vizyonlarına taşıdıkları bir kavram olmuştur. Fark yaratmak çoğu zaman yerleşik ve geleneklere bağlı işletmelerin daha zor başarabildikleri bir yöntem olarak görülmektedir. Kırılganlık noktalarında ise bir çıkış yolu olarak gündeme gelmektedir” diye konuştu.

ERMADEN A.Ş,’de ”Pozitif Yönetişim” toplantıları devam ediyor.

Ermaden A.Ş.Kasım ayı bülteninde de  ifade edilen Pozitif   Yönetişim kapsamındaki  interaktif  toplantılar yönetici düzeyindeki katılımlarla devam etmektedir.

ERDEMİR  MADEN İLETİŞİM  BÜLTENİ–KASIM 2011;

Şirketimizden Haberler…
Şirketimizde ・Pozitif Yönetişim・ toplantıarı kapsamında Yönetim Danışmanı  Sn. Perihan USTA  yönetiminde yapılan interaktif toplantıara, Ekim-Kasım  ayında da devam edildi. Yapılan toplantılara Müdür ve Şef düzeyindeki orta kademe yöneticilerimiz katıldı.

http://www.erdemirmaden.com.tr

http://www.erdemirmaden.com.tr/uploaded/file/kasim2011.pdf

PERYÖN,25. AVRUPA İNSAN YÖNETİMİ KONFERANSI”CONVERGENCE- YAKINSAMA ; İNSAN YÖNETİMİNİN KOLAYLAŞTIRICI ROLÜ”

Türkiye Personel Yönetimi Derneği (PERYÖN) önderliğinde 25. Avrupa İnsan Yönetimi Konferansı, 29-30 Eylül’de Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Kongrede,  Avrupa İnsan Yönetimi Derneği (EAPM) ,Dünya İnsan Yönetimi Dernekleri Federasyonu (WFPM) delegeleri  ve 70’ten fazla ulusal insan yönetimi derneğinin 450 binden fazla üyesini temsil eden WFPMA’nın yedi kıtadan temsilcileri stratejik bir beyin fırtınasında  buluştu.
Konferans  katılımcıları,Anadolu’nun folklorik  ritmi ile kucakladı.
Konferans 29 Eylül’de Avrupa İnsan Yönetimi Derneği Başkanı, Duurstede Groep Kurucu ve Başkanı Pieter Haen, PERYÖN Yönetim Kurulu Başkanı Selen Kocabaş ve işadamı Cem Boyner’in açılış konuşmalarıyla başladı.
YÖNETİCİLİĞİ ve YARATICILIĞI ile meşhur Cem Boyner ,hayatı boyunca yaşadığı deneyimlerle önerilerini destekleyerek bizlerlere de  gerçekçi bir deneyimi  yaşattı.
 ‘’BEN BİR  FİKİR SATICISIYIM’’oturumunda konuşan Cem Boyner; “Fikirlerimizi,heyecanlarımızı satabildiğimiz kadar varız.
Bazen projelerimizi mükemmel olduğundan emin olduğumuz için satamayabilirsiniz. Harika projelerin
kendi kendini satacağından çok fazla emin olmak, o projenin sahipsiz kalmasına neden olabilir.Olağanüstü bir teklifi, olağanüstü fikirleri kendinizden çok emin olduğunuz için küçük bir hata ile mahvedebilirsiniz.’’dedi.
Oturumunu,“Şampiyonları, takipçileri uçurur!” diyerek, yöneticilerin takipçilerinin liderleri öne çıkardığını ve dolayısıyla daha önemli olduklarının mesajının vererek bitirdi.

EAPM Başkanı Pieter Haen ise açılış konuşmasında, konferansın uluslararası piyasalarda başlayan dalga-
lanmanın çalışma hayatına olacak etkisi ve insan kaynakları yöneticilerinin gelecek dönemde önem vermesi
gereken stratejilerin konuşulması için büyük bir fırsat olduğunu söyleyerek başladı.
Haen,”yangın yerine dönen” diyerek altını çizdiği uluslararası piyasalardaki dalgalanmanın işgücü piyasasında da büyük bir etki yaratacağı uyarısında bulundu. İnsan kaynakları yöneticilerinin bu yaşanan dalgalanmanın istihdam ve şirket çalışanlarına etkisi konusunda çalışmalar yapmaları gerektiğini söyleyen Haen, ayrıca gelecek dönemde Dünya’daki yeni istihdam politikalarının da iyi belirlenmesi gerektiğini söyledi.
Avrupa’nın 2030 yılına gelindiğinde, büyümesini sürdürmesi için 45 bin yeni istihdama ihtiyacı olacağını, ancak mevcut nüfus artışının bu olanağı sağlamadığını belirten Haen, insan kaynaklarının artık küreselleşen Dünya’da farklı demokratif yapıdaki çalışanları ve yetenekleri nasıl şirketlere getireceği yönünde çalışma yapmaları gerektiğini belirtti.
Konferansın ikinci günü İş Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Ersin Özince‘nin İstanbul Finans Merkezi konulu konuşması ile katılımcıları bilgilendirdi.
Psikolojinin Indiana Jones`u olarak tanınan Klinik Psikolog Dr.Robert Biswas-Diener “İş yerinde cesur olmak” başlıklı oturumuyla, “Para,Kariyer ve Mutluluk” konusundaki farklı yorumlarını paylaştı.
Konferansın kapanış konuşmasını ise 30 Eylül Cuma günü “İşyerinde Eğlenmenin 301 Yolu” kitabıyla dünyada yeni bir akımı başlatan ünlü danışman yazar Leslie Yerkes yaptı.
Yerkes, pozitif, yüksek performanslı işyeri kültürü ve işyerinde eğlence konularında ileri gelen bir uzman olarak tanınıyor. Leslie Yerkes ‘’Eğlencenin başarılı kültürleri nasıl desteklediğini belirterek,  kurumların eğlenceyi çalışan ve müşteri sadakatini artırmak, bireyleri ve ekipleri motive etmek olarak kullanabilecekleri yönünde yeni bir akım olarak uygulandığını’’ifade etti.

Her yıl olduğu gibi bu yılda sektörün ilgisini çekmeyi başaran PERYÖN ,
Gelecek vizyonlarında  ‘’İNSAN  KAYNAKLARININ  EGO ÇATIŞMALARINI  EN AZA İNDİRGEYİCİ  YÖNETİM VE İLETİŞİM  YÖNTEMLERİ’’  üzerinde yoğunlaşmaları durumunda  sektöre önemli bir katma değer sağlayabilir.

19.Dünya İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kongresi

“İNSANI  TEMEL  ALAN  BİR  EKONOMİK  SİSTEM  İNŞA  ETMELİYİZ”

19. Dünya İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kongresi 11-15 Eylül tarihlerinde İstanbul-Haliç Kongre Merkezi’nde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapıldı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının ev sahipliğinde, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Uluslararası Sosyal Güvenlik Kuruluşları Birliği (ISSA) işbirliğiyle Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen “19. Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi” ülkemizin tanıtım filminin sunulduğu açılış töreni ile başladı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kongrenin açılış töreninde, İstanbul’un kongre turizminde dünyanın en önemli merkezlerinden biri haline geldiğini ifade ederek kongreye damgasını vuran,

“İNSANI TEMEL ALAN BİR EKONOMİK SİSTEM İNŞA ETMELİYİZ’’ sözleriyle devam etti.
Başbakan Erdoğan “İnsanın önemsenmediği, yaşamın ve sağlığın ihmal edildiği, temel hak ve hürriyetlerin kolayca yedeğe alındığı bir ortamda, huzurdan da refahtan da bahsedilemez. Dünya ülkeleri olarak, insana kıymet veren, insanı temel alan, insanlar arasında ayrım yapmayan, adaletten asla taviz vermeyen bir ekonomik sistem inşa etmeliyiz. İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili konuların gelişimini de böyle bir çerçeveden değerlendirmemiz mümkündür. Batı tarihinde köleliliğin kaldırıldığı doğrudur, ancak emek üzerindeki sömürüye hala tam olarak son verildiğini söylemek mümkün değildir. Dünya genelinde, çalışma sürelerinden emek ücretlerine, iş güvenliğinden sosyal güvenlik uygulamalarına kadar birçok alanda ciddi sorunlar olduğu bir gerçektir. Bu sorunların çözümü, insanlık olarak üzerimizden bir borcu düşüreceği gibi, ülke ekonomilerine de olumlu şekilde yansıyacaktır. Bugünün dünyasında tüketicilerin çevre ve iş güvenliği gibi konulara büyük bir hassasiyet göstermeye başladıklarını hatırlamamız gerekiyor. ” dedi.

Sözlerine DÜNYA EKONOMISI ile ilgili yorumlarıyla devam eden Başbakan Erdoğan,‘’Dünya ekonomis son yıllarda, üzerinden kara bulutların dolaştığı bir dönemden geçmektedir. 2008 yılının sonlarında ortaya çıkan küresel finans krizinin etkilerinin hala belli ölçüde devam etmektedir.Bu krizin arka planını incelediğimizde, krizin ekonomik nedenleri kadar, siyasi ve ahlaki boyutunu da nazarı dikkate almamız gerektiğini düşünüyorum. Krizin altyapısında sonu gelmeyen bir tüketim ve kazanma hırsı, israf kültürü, devletlerin halklarından bilgi saklaması gibi gayri ahlaki tutum ve davranışların olduğunu da kabul etmek gerekiyor” dedi.

‘’İSTİHDAM ARTIRICI POLİTİKALAR ÜRETMEK’’
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ülke ekonomilerinde bir yandan istihdam artırıcı politikalar üretilirken aynı paralelde istihdam şartlarının iyileştirilmesi gerektiğini ifade ederek konu yaklaşımına şöyle devam etti.
“Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi’nde masaya yatıracağımız konuların, paylaşacağımız bilgilerin ve kuracağımız yeni işbirliği alanlarının bu açıdan çok önemli olduğunu ifade etmek isterim. Uluslararası Çalışma Örgütünün tahminlerine göre, dünyada 1, 2 milyarı kadın olmak üzere 3 milyar civarında bir iş gücü bulunuyor. Sadece bu rakam dahi, çalışma hayatında yapılacak her iyileştirmenin dünya üzerindeki herkesi yakından ilgilendirdiğini ortaya koyuyor.
Dünyada her gün yaklaşık 1 milyon iş kazasının yaşanması, dünya ekonomisine, toplam gayrisafi hasılanın yüzde 4’ü kadar bir maliyet oluşturuyor. Bunun da ötesinde, iş kazası ve meslek hastalıkları sonucu her yıl 2, 3 milyon insan, maalesef hayatını kaybediyor, çok daha fazla insan ise sakat kalıyor. ”
SONUÇ ANALİZ;
Türkiye, iş kazaları ve meslek hastalıklarının en yüksek olduğu ülkelerinden birisi.
Resmi kayıtlara göre 2000-2009 döneminde Türkiye’de 784 binden fazla iş kazası olmuş ve bu kazalarda 10 binin üzerinde emekçi yaşamını yitirmiş.
Resmi kayıtlara girmeyen iş kazaları ya da meslek hastalıkları nedeniyle ölen ve sakat kalan emekçilerin sayısını tahmin edebilmek ise neredeyse imkansız.
Bu gerçekler göz önünde bulundurularak kongre sonucunda etkin bir deklarasyon yayınlanarak kamu ile paylaşılması ve uygulamaya konulması kongrenin beklenen verimi oluşturması açısından önem arz etmektedir.

« Older posts Newer posts »

© 2024 Perihan USTA

Theme by Anders NorenUp ↑