Perihan USTA

Yönetim Danışmanı & Eğitim Bilimci Araştırmacı Yazar,Baş Denetçi

Category: Uncategorized (page 6 of 9)

POZİTİF YÖNETİŞİMLE GELİŞEN POZİTİF YAŞAMLAR

Profesyonel iş dünyasına yıllardır anlattığım ve uygulanmasına yardımcı olduğum  ‘’Pozitif Yönetişim’’, bir gün ‘’Pozitif Yaşamlarla’’ hayatıma çıka geldi.

Yaşantımızda savunduğumuz felsefi bakışları özümsedikçe, bir gün hiç beklemediğimiz bir anda hayatımızın farklı bir penceresi olarak iç dünyamıza açılır ve daha sonra kendi hayat gerçeğimizi oluştururlar.
İşte hayatımda böyle bir gerçeğin tanığıyım ve belki de 28 yıllık iş hayatıma (20 yıl Ağır Sanayi-8 yıl Gıda,Teknoloji Sektörü) sunduğum etik
hizmetlerin neticesi ancak şimdi bana ödül olarak geri döndüler ve dönmeye devam ediyorlar,” POZİTİF YAŞAMLAR” olarak.
Bu hedefe varmak tıpkı bir yaşam seyahati gibiydi.
Uzun,ince,kavisli,yaratıcı,değişimcilik içeren ve sabır gerektiren ”İNCE UZUN BİR YOLDAYIM”, şarkısında da olduğu gibi….
Böyle bir gerçekliği yaşamak sanki hayatımızın milli piyangosu.
Veya kaybediyorum derken yeniden kazanımlarla renklenen bir yaşam yolculuğu.
Bir ay önce yayınladığım ‘’YENİ BİR BEN DOĞUYOR’’ adlı makale içeriği( http://www.virahaber.com/haber/yeni-bir-ben-doguyor-kongresinde-kosulsuz-sevgi-farkindaligi-yaratildi-26721.htm) sanki yaşadığım bu gerçekliğin işareti gibi oldu.
Sonuçta,Görmek, Anlamak ve ‘’OL’’mak derler ya, hayat ta böyle bir şeymiş.
Yani hayatın gizemi ‘’OL’’ maklar da var olmakmış.
Ben böyle bir gerçekle ‘’ POZİTİF YAŞAMLAR’’ da yola çıktım ve ”YENİ BİR BEN OLARAK”, ben ‘’OL’’ dum.
Bugün öyle bir şey yap ki GELECEK sana teşekkür etsin…(Alıntı)

DÜNYA PAZARININ DEĞİŞEN DİNAMİKLERİ; “DÜNYANIN YÜZDE 80’İ ZENGİNLEŞECEK”

Maryland Üniversitesi Küresel Strateji ve Girişimcilik Profesörü Anil Gupta, “10 yıl içinde bu değişimi göreceğiz” dedi.
Maryland Üniversitesi Küresel Strateji ve Girişimcilik Profesörü Anil Gupta, “Dünyanın yüzde 80’i zenginleşmeye başlayacak. Daha çok gelir ortaya çıkacak. Aslında yoksulların da ihtiyaçları değişecek. 10 yıl içinde bu değişimi göreceğiz” dedi.
Gupta, 11. Sanayi Kongresi ve İnovasyon Sergisi’nde konuk konuşmacı olarak yaptığı konuşmada, gelişmekte olan ekonomilerin öne çıkmak istediğini, ancak temel ideolojik bir kaymanın söz konusu olduğunu belirterek, “Bunlar aslında işin yayılması için iyi şeyler. İdeolojik kayma olduğu sürece bu devletten piyasaya yansıyacaktır” diye konuştu.
Girişimcilerin teşviklerinin bürokratlara göre daha büyük olduğunu ifade eden Gupta, şunları söyledi:
“Özellikle gelişmekte olan pazarlar büyümeye devam edecekler gelişmiş pazarlara göre 3-4 kat büyüyecek. Gelişmekte olan pazarlar artık büyük ve gelişmiş piyasaların üstüne çıkmaya başladı. Gelişmekte olan piyasalar, dünyadaki GSYH yüzde 33’ünü karşılıyor ve 2020’de bu yüzde 50’nin üzerine çıkacak. İşte yapısal değişim derken bunu kastediyorum.”
1980-1990’lara bakıldığında AB ve ABD’li şirketlerin piyasa şemalarının olduğunu, Hindistan, Rusya ve Brezilya’nın sıralamada yer almadığını anımsatan Gupta, “Artık Çin’i, Hindistan’ı, Rusya’yı dahil etmeyen şema bulamazsınız. Asya, 2025’te AB ve ABD’nin önüne geçecek. 10-12 yıl sonra Asya’nın GSYH’sı AB ve ABD kadar büyük olacak.

Türkiye, bir Avrupa bir ülkesi mi, yoksa Asya ülkesi mi olacak?
Bu Türkiye’nin sorması gereken bir soru. Yatırım yönleri daha çok değişiyor. Gelişen ekonomilere yatırım yapılıyor. Gelişmekte olandan gelişmekte olana doğru bir ticaret oluyor. 20 yıl içerisinde dünya ticaretinde bir kayma olacak. Bu Türkiye’deki ticarete, ihracata da yansıyacaktır” ifadelerini kullandı.

“Orta sınıfın yükselişi söz konusu”
Gupta, 2020 yılında gelişen ekonomilere giden doğrudan yatırımların yüzde 50 olmasının beklendiğini anlatarak, şunları dile getirdi:
“Büyük imalatçı kim olacak?
 Orta sınıfın yükselişi söz konusu.

Bir rapora göre gelecek 15 yılda daha çok kentsel inşaatlar olacak ve orta sınıf burada yer alacaklar.Dünyanın yüzde 80’i zenginleşmeye başlayacak. Daha çok gelir ortaya çıkacak. Aslında yoksulların da ihtiyaçları değişecek.
10 yıl içinde bu değişimi göreceğiz. Ekonomik güce rağmen gelişen ekonomiler, gelişmiş ekonomilerden daha büyük hale gelecek. Bu noktada Çin, gelecek 10-15 yılda Ar-Ge’ye Amerika kadar yatırım yapılabilir olacak. Ama Çin, ABD ile yarışabilir anlamına gelmiyor. Gelişmiş piyasalarda büyük bir dalgalanmalı bir ekonomik dönüşüm olacak. Çünkü nüfus yaşlanıyor. Gelişmiş ekonomilerin gelişmekte olan ekonomilerle rekabet söz konusu.”

Hindistan ve Çin’in çok hızlı büyüdüklerini ama yolsuzluğun en fazla görüldüğü ülkeler arasında yer aldıklarını vurgulayan Gupta, “2020’de Çin’in nerede olduğunu söylemek çok güç. Çinliler bireyseller, Japonya’dakiler gibi toplu çalışmalar yapmıyorlar. Gelişmiş ekonomiler büyümelerini durdurdular. Gelişen ekonomilerde bir gelir adaletsizliği bulunuyor. Sürekli yükselen bir yolsuzluk söz konusu. Dünya daha fazla bağlantılı hale geliyor. Bir kelebek etkisi gibi dünyanın başka bir yerinde olan bir şeyi duyabiliyorsunuz” şeklinde konuştu.

“Genç nüfus baş belası da olabilir”
Gupta, Afrika nüfusunun yaş ortalamasının 19 olduğunu anımsatarak, “Ama Afrika gençliği işsiz. Aslında bakıldığında bu bir devrim gerektirir. Genç nüfus iyidir ama baş belası da olabilir” dedi.

 

SÜRDÜRÜLEBİLİR REKABET GÜCÜ-Bölgesel üretim, Küresel Güç

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük,’’SÜRDÜRÜLEBİLİR REKABET GÜCÜ’’ ana temalı 11.Sanayi Kongresi ve İnovasyon Sergisi’nin açılışında yaptığı konuşmada, BÖLGESEL ÜRETİM,KÜRESEL GÜÇ kaynaklarının analizine değindi.
Bunun için ’’Bundan sonraki 10 yıl için hedefimiz üretim sanayisi daha güçlü bir Türkiye yaratmak olmalıdır” diyerek sözlerine şöyle devam etti;
‘’2000’li yıllarda hem dünya hem Türkiye  ekonomisinde önemli değişiklikler yaşandı.
Bilgi ve İletişim Teknolojilerinde, devrim niteliğindeki gelişmelerle mesafeler, sınırlar eski anlamını yitirdi.

THOMAS FRİEDMAN’IN İFADESİYLE, DÜNYA DÜZLEŞTİ!
Küresel ekonomide bırakın devasa şirketleri,tek tek bireyler bile tüm dünyada hareket imkanına kavuştu,21. yüzyılın ilk on yılı siyasi gelişmelerden, askeri çatışmalardan çok,  ilerde muhtemelen bu yönüyle hatırlanacak.
Etkilerini hala hissettiren küresel kriz, bu dönemin önemli kırılma noktalarından biri oldu.Kriz, dünya ekonomisine yönelik algı ve kabullerimizin, kökten diyebileceğimiz bir şekilde değişmesine yol açtı.
Ekonomide,güç merkezlerinin yer değiştirdiği,batı’dan doğu’ya doğru kaydığı gerçeğini gündeme getirdi.

‘’KARTLARIN  YENİDEN  DAĞITILDIĞI DÖNÜM NOKTALARINDAN BİRİNDEYİZ’’
Deyim yerindeyse tarihte, kartların yeniden dağıtıldığı  dönüm noktalarından birindeyiz. Gelişmelerin yönünü iyi kavrayan, değişime uyum sağlamak için gerekli önlemleri zamanında alanlar öne geçerken, diğerleri geride kalacak!
Bu tabloda ülkemiz nerede diye bakacak olursak, son yıllarda makro ekonomik istikrar anlamında önemli kazanımlar elde ettiğimiz tartışmasız bir gerçek.
Diğer taraftan, şirketlerimiz küresel rekabet mücadelesinde, önemli tecrübe ve birikim edindi.

“ÜRETİM KAPASİTESİ ARTIRILMALI, SANAYİ DAHA GÜÇLÜ HALE GETİRİLMELİ”
11. Sanayi Kongresi’nin temasının “Bölgesel Üretim, Küresel Güç” olarak belirlenmesindeki amacı,merkeze Türkiye’yi koyan, entegre bir anlayışla, üretim ve dolayısıyla satış kapasitesini tüm bölgeye yaymak,üretim ağını genişletmek olarak açıklayan Küçük, Türkiye’nin taşımacılık, ulaşım ve lojistik merkez vizyonunun hayata geçebilmesi ve sürdürülebilir hale gelmesinin en önemli şartlarından birinin güçlü bir üretim ayağı olduğunu vurguladı.
Küçük, “Ekonomideki üstünlüğünü üretim gücünden alan Türkiye’nin dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmek gibi hedeflerini gerçekleştirebilmek, işsizlik başta olmak üzere, ekonomik ve sosyal sorunlarını çözmek için yapması gereken, üretim kapasitesini daha da artırmak, sanayisini daha da güçlü hale getirmektir” dedi.

İSO Meclis Başkanı Erdal Bahçıvan ise,Türkiye’nin güçlü yönetimi biz sanayicilere yeni vizyon ve pazarlar açmıştır diyerek sözlerine şöyle devam etti.
‘’İçinde bulunduğumuz yüzyılda, klasik rekabet anlayışı ve yaklaşımlarıyla yola devam etmemiz imkansız.Sadece özel sektörün, önlem alması ve çaba göstermesi, mevcut küresel rekabet koşulları için yeterli değil.Etkin devlet olmaksızın  ekonomik ve sosyal anlamda sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleştirilebilmesi asla mümkün değil.
Nitekim ekonomide liberal, siyasette güçlü ülkelerin hızla kalkındığına tanık oluyoruz.
Hükümetlerin yeri ve önemi artık çok daha belirgin, dolayısı ile  özel sektör olarak bizim de yaşadığımız ülkelerin uluslararası gücünden yararlanmamız,destek almamız gerekiyor.
Bunun en iyi örneklerinden biri,özellikle de geçtiğimiz yıllarda sürdürdüğü istikrarlı ve güçlü yönetimiyle  Türkiye’dir’’.

 

THE ART OF WAKENING- YENİ BİR BEN DOĞUYOR

‘’Kainat bir kitaptır ve insan onun baş yazarıdır’’ diyen Nur Artıran’ın sözleri  ‘’YENİ BİR BEN DOĞUYOR’’ kongresinin gündemine  yerleşti.

Sn.Türkan Aydoğmuş’un gerçekleştirdiği yurt içi ve yurt dışından katılan yabancı uzman ve araştırmacıların değerli sunumlarıyla  gerçekleşen kongre  ‘’KOŞULSUZ SEVGİ’’yi bizlere yaşattı.
“Yeni Bir Ben Doğuyor” kongre kapsamında;
Koşulsuz sevgiyi, bir başka deyişle yargılamaya yer vermeden, karşılık beklemeden gösterilen sevgiyi fiziksel hayata geçirme ve bunun toplum yaşamındaki önemi konusunda farkındalık yaratırken bilimsel açıdan da araştırma konusu olmuş bazı yol ve yöntemleri, sadece bilim insanları ve araştırmacıların değil, bütün insanlığın anlayabileceği bir anlatım ile paylaşıldı.
Kongrede değerli  uzmanların paylaştığı bilgileri hayatın önemli  şifreleri  olarak kullanmanın gerekliliği ve sahip olduğumuz pozitif potansiyelin hayata geçirilmesi konusu önemle  vurgulandı.
İnsanın iç dünyasının ele alındığı oturumlarda yer alan Fizik Mühendisi Robert Boustany, Chiropractors Dr.Joseph ve Dr.Carolyn Clauss  değerli açıklama,paylaşım  ve uygulamalarla zirvenin odak noktasını oluşturdular.
Katılımcıların ilgisini çeken bu uzmanların özellikle ağrıların giderilmesinde kullandıkları pratik ve bilimsel uygulamalar kayda değer bir deneyim oluşturdu.
Chiropractors Dr.Joseph ve Dr.Carolyn Clauss’un omurga sistemi üzerinde canlı uygulamaları ile eşzamanlı bir iyileşmeye tanık olduk.İnsana verilen değer ve önemi bu kongrede daha detaylı deneyimleme şansına sahip  olduk.
Özellikle Sn Türkan Aydoğmuş’un ‘’Benim sizi sevdiğim kadar lütfen siz de kendinizi sevin’’ sözleri bizleri oldukça duygulandırdı.
Bu söylemler yürek ister.
Çünkü söylem kadar ‘’OL’’mak gerekir.
İşte bu yüzdendir ki Houston’da yaşayan Türk mühendis Türkan Aydoğmuş, sevgi dolu yüreğiyle Amerika’dan gelerek, bu organizasyonu değerli ekibiyle Türkiye’de ‘’OL’’u gerçekleştirerek projeyi hayata geçirdi.
Kendisini ve ekibini bu bağlamda yürekten kutluyorum.
Şefkat ve bilgeliği iki kanadı olan kuşa benzeten Alejandro Chaoul
‘’KUŞ GİBİ UÇUN’’ diyerek insanın olumsuz duygularını olumluya çevirerek bu uçuşu gerçekleştirebileceğini belirtti.
Sonuç mesaj;
Bütüne bakmak ve bütün olmak koşulsuz sevginin beklide geçiş kapısı.
Bu geçiş kapısı bizleri sevgiyle vermeye ve paylaşmaya davet ediyor.
Hayatın ‘’ROBOTİK ARZULARI’’  yanında ruhun  arzusunu da anımsamak gerekir.
İşte bu anımsa insanoğluna sonsuz huzur getirir.
21.yüzyılın bencilleştirdiği arzularla donanan insanlık,kendi özüne dönüş için hayatını objektif olarak gözlemleyebilmeli.
Ya bencil arzuları besleyecek ya da ruhun saf, pozitif arzularına da  kulak verecek.
Bütünsel bakabilmek için bu arzuların dengelenmesi gerekir.
Aksi takdirde yaşamın kurbanları olup, kendimizi kırbaçlayıp dururuz.
Bu kırbaçlamalar sonuçta ‘’ÖFKE KARAKTER’’ini oluşturmamıza neden olur.
Bu karakter ise farkında olmadan bizi ciddi kayıplara götürebilir.
Bu kayıplarla yaşanmamış hayatların aktörü olmamalıyız.
Hayat bir yolculuk olduğuna göre önümüze çıkan her kişi, koşul ve durumları aslında koşulsuz sevgi kapısından geçebilme deneyimini bizlere yaşatan fırsatlar olarak görebilmek gerekir.
Bu deneyimlerde ‘’YÜREK-AKIL DENGESİ’’ çok iyi kurulmalı.
Unutulmamalı ki akıl hissetmez, gönül hisseder.
Önce kendimizi hissetmeliyiz, kendimizi bilmeli, anlamalı sonra karşımızdakini anlamalıyız.Yani ‘’KALP  ZİHNİMİZİ’’ açık tutmalıyız.
Türk kültürünün tüm dünyaya tanıtımının yanı sıra son yıllarda dünyanın birçok ülkesinde farkındalık sağlayan holistik sağlıkla ilgili uluslararası bilgi ve kültür alışverişini sağlayan organizasyon için Sn.Türkan Aydoğmuş’u gönülden tebrik ediyoruz.

İNOVATİF BİR LİDER OLARAK BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN VE ’’MADE İN TURKEY’’

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,”Türkiye İnovasyon Haftası”nın açılış programında yaptığı konuşmada, inovasyon konusunun etkili bir gündem maddesi olduğunu belirtti.
Ekonomiye değinen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ”Bizim, diğer bazı ülkeler gibi, ekonomimizi büyütecek, ekonomimizi sürekli güçlü tutacak hazır kaynaklarımız yok. Ancak ,”Çalışkan, zeki bir iş gücümüz, insan kaynağımız var.Sürdürdüğümüz başarılı stratejilerle  büyük bir  potansiyel arz ediyoruz. Tabii kaynaklarımız çok zengin olmasa da dünyanın birçok ülkesine nazaran, çok daha zengin, çok daha güçlü bir kaynağı, önemli bir avantajı elimizde bulunduruyoruz. Evet… Bizim yeterince petrolümüz, doğal gazımız, altın madenlerimiz olmasa da genç, dinamik, üretken, çalışkan, zeki bir iş gücümüz, insan kaynağımız var.”

Dünya nüfusunun hızla yaşlanırken Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusuyla dünyada çok avantajlı bir yerde durduğunu vurgulayan Erdoğan, ”Kaldı ki ekonomide başarının sırrı ne emektir, ne sermayedir ne şudur ne budur… Tek kelimeyle insandır. İnsan varsa emek vardır. İnsan varsa sermaye vardır. İnsan varsa tüketim, üretim, yatırım vardır. İnsan yoksa bunların hiçbiri yoktur. Dolayısıyla bunların hepsi insanın türevidir” diye konuştu. ”Kuru kuruya” genç nüfusa sahip olmanın yetmediğini de ifade eden Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ”Genç bir nüfusumuz, dinamik bir nüfusumuz olmasına rağmen, on yıllar boyunca bu büyük potansiyel harekete geçirilmedi. Genç nüfusunuz olabilir; ama bu genç nüfus çok iyi eğitilmeli. Nasıl ki petrol, nasıl ki altın, elmas, işlenmeden hiçbir anlam ifade etmiyorsa, aynı şekilde insan da eğer işlenmezse, maalesef bir anlam ifade etmiyor. Biz, son 10 yılda, hükümet olarak, işte bu eşsiz kaynağı, insan kaynağımızı, genç nüfusumuzu işlemek, yani yetiştirmek, eğitmek, donanımlı hale getirmek için yoğun bir mücadele içinde olduk. Türkiye’yi dünyaya açarak, Türkiye’yi dünya ile buluşturarak aynı şekilde genç nüfusumuza bir vizyon kazandırdık. Araştırma geliştirmeye, İnovasyona yaptığımız yatırımlarla, bu alanı her zaman destekledik, destekliyoruz ve destekleyeceğiz. . Biz, tüm dünyada örnek alınan bir medeniyetin sahipleriyken, başkalarını taklit eden bir millet olamayız bunu aşmalı,özgüvenimizi daha yükseklere çekmeliyiz. Özellikle gençlerin, genç nesillerin bu özgüvene fazlasıyla sahip olması gerektiğine işaret eden Erdoğan, sergi alanını, fuarı dolaşırken gençleri ve örneklerini gördüğünü ve tekrar iftihar  ettiğini ve gururlandığını anlattı. ”
”Bizimle ilgili tüm planları boşa çıkarıyoruz”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şu anda ”tüm bu oyunları” boşa çıkardıklarını vurgulayarak, ”Bizimle ilgili tüm planları boşa çıkarıyoruz. Bize giydirilmek istenen o dar elbiseyi reddediyor, bugün artık kalıplarımızı, bugün artık ufkumuzun sınırlarını aşıyoruz. Bugün dünyanın neresine giderseniz gidin ‘Made in Turkey’ görürsünüz. Şunu herkes bilsin ki, bu dünya üzerinde artık biz varız, Türkiye var ve inşallah ebediyyen de var olacak.Bilgi, ilim bizim etiğimizdir nerede bulsak alırız. Bizim millet olarak işte bu özgüvene sahip olmamız gerekiyor. Ülkemizin  gençleriyle biz yeniden dünyada o farklı konumumuzu 2023’te alacağız. İlk 10’da Türkiye’yi göreceğiz. Başımız öne eğik bir millet değil, başı dik, mağrur ve muzaffer bir millet olmak zorundayız” dedi.
”Fetih, kılıcın değil, kalemin egemenliğine inanmaktır” diye sözlerine devam eden Başbakan Erdoğan ,”Yüzyıllardır özgüveni törpülenmeye çalışılan bir milleti, yeniden tam bir özgüvene kavuşturmak, sabır isteyen uzun soluklu bir süreçtir. Aslında biz bizi anlamak durumundayız. İstiklal şairimiz diyor ya; ‘Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz/Gelmişiz dünyaya millet, milliyet nedir öğretmişiz’. Allah’ın izniyle, milletimizin desteğiyle ben artık bu sürecin başladığına ve yol aldığına yürekten inanıyorum” diye konuştu.

AĞ TABANLI DÜNYADA LİDERLİK

Türkiye Eğitim Geliştirme Platformu’nun (TEGEP) düzenlediği 2.Eğitim ve Gelişim Zirvesi  “İlham Veren Eğitim ve Gelişim Uygulamaları” ana temasıyla gerçekleşti.

Türkiye‘de eğitim alanındaki en iyi uygulamaları düzenli olarak araştırmak ve hazırlayacağı yıllık raporlar ile sektördeki profesyonellere güvenilir
kıyaslama bilgisi sunmak amacıyla kurulan TEGEP’in düzenlediği 2.Eğitim ve Gelişim Zirvesi’nde iş dünyasından önemli isimler, yöneticiler  bir araya gelerek  dünyadaki eğitim ve gelişim alanındaki yenilikleri paylaştılar.

Zirve’nin açılış konuşmasını, ECLF Başkanı ve Daimler Chrysler Kurumsal Üniversitesi Kurucu Dekanı Roland Deiser gerçekleştirdi.

’’AĞ    TABANLI  DÜNYADA LİDERLİK’’ başlıklı konuşmasında liderlik yetkinliklerini anlatan Deiser  internetin liderlere yüklediği rekabet ve yeni liderlik  modelinden bahsederek sözlerine  şöyle devam etti,

’’LİDER MİMAR,YARATICI,ANALİZCİ,ORKESTRA YÖNETİCİSİ,DAĞITICI VE ALICI  OLMALI.

Sosyal medya araçlarını çok iyi kullanabilmeli,şirketinde 360 derece analizle sosyla medya varlığını çalışanlarına anlatmal,mimari yeteneğiyle kurumsal alt yapıyı kurarken sosyal medyadan çok iyi yararlanmalı.Yani bir lider şirketindeki dönüşüm ve değişim sürecini çok iyi yönetmelidir ’’ dedi.

Zirveden alınan  sonuç ;Bir lider sosyal medyayı çok iyi kaldıraçlayarak  rekabet gücünü yükseltebilir ve  rakiplerini daha kolayca geride bırakabilir. Bunun için yeni iş modelleri oluşturmalı,şirketin kurumsal alt yapısını mimari bir tarzda oluştururken  sosyal medyadan yararlanmalı. Monolog değil diyaloglarla kaliteli iletişime geçebilmeli.Şirketini fırsatlarla senkronize olan yeni iş modelleriyle entegre edebilmeli. Bu değişimleri uygularken yerli neslin kültürel dirençlerini de çok iyi yönetebilmeli.

 

21.KALİTE KONGRESİ VE YAŞANABİLİR GELECEK

21. Kalite Kongresi’nde Kamu ve iş dünyası Türkiye’nin geleceği için bir araya geldi.
KalDer tarafından düzenlenen ve Avrupa’nın en büyük kalite kongresi olma özelliğini taşıyan 21. Kalite Kongresi’nde aralarında TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, Yıldız Holding Global İnovasyon Grubu Başkanı Bilal Kaafarani, Kale Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Bodur Okyay, Bosch Türkiye Temsilcisi Steven Young gibi konuşmacılar ‘Yaşanabilir Geleceği’ tartıştı
Türkiye Kalite Derneği (KalDer) tarafındanTürk Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) katkılarıyla düzenlenen 21. Kalite Kongresi bu yıl ‘Yaşanabilir Gelecek’ ana teması ile kamu, iş ve sanat dünyasının kanaat önderlerini İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde buluşturdu.
Türkiye’nin başta ekonomi olmak üzere, eğitim, sağlık, enerji gibi alanlarda geleceğinin tartışıldığı kongrede ilk gün Yıldız Holding Global İnovasyon Grubu Başkanı Bilal Kaafarani, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanı Hasan Çağıl, Kale Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Bodur Okyay, Bosch Türkiye Temsilcisi Steven Young, Coca Cola Türkiye Kafkasya ve Ortadoğu Bölüm Başkanı Galya Frayman Molinastecrübelerini katılımcılarla paylaştı.
Kongrenin ikinci günü ise Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Silikon Vadisi’nin Aykırı Girişimcisi Andrew Keen,Socar Türkiye CEO’su Kenan Yavuz, Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün, Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, Varyap Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Varlıbaş ve Soyak Holding CEO’su Emre ÇamlıbelTürkiye’nin geleceğine yönelik fikir ve bakış açılarını katılımcılara aktardı.
Kongrenin açılış konuşmasını yapanKalDer Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Doğan,
‘’Yerel ekonomilerin gelişiminde rol alan yerel yönetimler, kalkınma ajansları ve üniversitelerde rekabetçi ve sürdürülebilir bir kalkınma anlayışının yaratılması gerekir’’ diyerek sözlerine  şöyle devam etti:
“Bunun için başlatılan bölgesel yayılım sürecimiz hızla devam ediyor. Dört şubemizin yanı sıra sanayi ve ticaret merkezlerinde yayılım stratejimizin uzantısı olarak kurduğumuz temsilciliklerimizle yeni odaklar oluşturuyoruz. Kamuda kalite kavramın yerleşmesi için uzun yıllardır süren çabalarımızda bu yıl önemli iki gelişme yaşandı. Bunlardan biri; Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’nın EFQM modeli uygulamasına başlaması. Süreç AB fonları desteği ile bir yıldır sürdürülüyor. İkinci önemli gelişme ise; yeni kurulan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın başlangıçta EFQM Mükemmellik Modeli’ni benimseyerek yola çıkışıdır. Geride bırakılan 20 yılda 80 binin üzerinde kişiye Mükemmellik Modeli eğitimi verdik. Kongrelerimizde yaklaşık 45 bin kişi ile buluştuk. Başlattığımız Ulusal Kalite Hareketi’nde katılımcı kuruluş sayımız 500’e yaklaştı.”
Boyner, “Ekonomik büyümede insan unsuru göz ardı edilmemeli”
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner ise TÜSİAD olarak sürdürülebilir kalkınmayı önümüzdeki dönemin temel belirleyicisi ve öncelik alanımız olarak belirlediklerini söyleyerek, “Bu doğrultuda, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma vizyonu için “Vizyon 2050 Türkiye” raporunu hazırlayarak 2050 yılında sürdürülebilir bir Türkiye’ye ulaşmak amacıyla atılması gereken adımları tespit ettik ve izlenmesi gereken yol haritasını ortaya koyduk” dedi.
Boyner, dünyanın 17. büyük ekonomisi olmayı başaran Türkiye’nin söz konusu dönem içerisinde küresel ölçekte gösterdiği ekonomik başarıyı kalkınma süreçlerine yansıtabilmesi gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
”2011 yılı İnsani Gelişmişlik Endeksine göre Türkiye, 173 ülke arasında 92. sırada yer alıyor. En geç 2032’de G-7 ekonomilerini geride bırakacağı öngörülen ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu E-7 ülkeleri bu endekste en alt sıralarda yer almaktadır. Bugün ekonomilerinin yavaşlamasıyla eleştirilen birçok Avrupa ülkesi, ABD ve Kanada gibi ülkelerin insani gelişmişlik endeksinde ilk 10 sırada yer alması tek başına ekonomik büyümenin insani kalkınmayı sağlamadığını da gözler önüne seriyor. Türkiye’nin, 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında olma hedefini gerçekleştirirken insani gelişim gibi bileşenlerini göz ardı etmeden kalkınmamızı sürdürebilir kılmamız, bir başka deyişle yaşamın gereksinimleri, doğal kaynakların sürdürülebilirliği arasında bir denge kurmamız gerekiyor.”

 

SAP FORUM- 2012 İş dünyasını ”Yepyeni Bir Yarış ” la tanıştırdı

Büyük  Verinin  Koşusu
SAP Database ve Teknoloji Dünya  Başkanı Steve Lucas’ın gerçekleştirdği açılış konuşması, bir iş kolunun sağlıklı yürüdüğüne dair belirtiler yaklaşık 100 yıldır  değişmezken, bilgi ve verinin bu sağlığı etkileyebilecek kadar  arttığı gerçeğini ele alan Lucas, iş dünyasının bilinen gerçeklerine başka bir aBu yıl 17’inci kez düzenlenen ve Türkiye’nin en büyük teknoloji etkinliği olan SAP Forum, 5.000’e yakın katılımcıyı ağırladı. “Yepyeni Bir Yarış” başlığıyla hızla değişen koşullarda rekabetçi kalabilmenin yöntemlerini masaya yatıran etkinlik, inovasyon ve teknoloji gurusu olan SAP Veritabanı ve Teknoloji Dünya Başkanı Steve Lucas’ın açılış konuşmasıyla başladı. Türkiye’deki müşterilerinin toplamı dünyanın 25’inci büyük ekonomisine eşit olan SAP,  Türkiye’nin ve dünyanın “en iyi” şirketlerinin sunumlarının  izlendiğietkinlik profesyonellere yeni bir vizyon sundu.

SAP Veritabanı ve Teknoloji Dünya Başkanı Steve Lucas, SAP Forum’un açılışında yaptığı konuşmada mobil teknolojiler ve bulut bilişimin şirketlerin iş yapış biçimlerine katkılarının yanı sıra son yılların teknoloji trendleri arasında ilk sıralarda yer alan büyük veri kullanımının iş dünyasına etkilerini de dikkat çekici örneklerle analiz etti. Perakende devlerinin büyük veriyi kullanarak promosyon stratejilerini nasıl belirlediği ve bankacılık sektöründe yürütülen risk analizi süreçlerinde büyük veri kullanımı sayesinde ortaya çıkan yenilikçi yöntemlerden nasıl yararlanıldığı gibi kritik konulara değinen Steve Lucas, iş dünyasında büyük veri kullanımını tüm detaylarıyla inceledi.
Steve Lucas, CEO’ların işlerini hala 20. yüzyıl konseptine dayalı işaretleri veya ölçütleri kullanarak yürütmeye çalıştıklarını vurgulayarak, “Bugün dijital bir dünyada yaşıyoruz. Yaptığımız şeylerin çoğu elektronik olarak kaydediliyor, işleniyor, birbiri ile etkileşiyor, sosyalleşiyor ve hatırlanıyor. Bu da kurumlara, bu dijital bilgilerin tümünü kullanarak yeni ölçütler veya çözümler etrafında işlerini oluşturma fırsatı veriyor. Örneğin, yeni dijital işaretler kullanılarak tıbbi kurumların kanser tedavisini kişiselleştirilmesi mümkün oluyor. Perakendeci mağazalar, müşterileri için gerçek zamanlı bilgi ile zenginleştirilmiş deneyimler oluşturabiliyor. Devletler ise vergide sahtekarlık yapanları daha iyi belirleyerek milyarlarca dolar tasarruf edebiliyor. SAP, gerçek zamanlı veri platformu ile bu yenilikçiliği kurumlara sağlıyor. Yeni bir platformda veriyi nasıl yöneteceğimizi ve analiz edeceğimizi yeniden tanımlıyoruz. Böylece şirketler 21. yüzyılda iş yapma yöntemlerini yeniden keşfedebilirler,” dedi.

Konuşmasında son dönemin dikkat çekici başlıkları arasında yer alan büyük veri konusuna önemli bir yer veren Steve Lucas, büyük verinin geleceğine ilişkin sorulara da yanıt verdi: “Büyük veriden sonrası daha büyük veri. Bunun başka bir açıklaması yok. Neredeyse hiçbir şeyin silinmediği bir dünyada yaşıyoruz. Veriler silinmiyor, elenmiyor ve sürekli birikmeye devam ediyor. Ama elinizdeki verinin ne kadar büyük olduğu önemli değil. Önemli olan, bu veriyi nasıl işlediğiniz, ne şekilde kullandığınız ve iş süreçlerinde yararlanmak için neler yaptığınız. Yöneticilerin, çalışanların ve tabii ki tüm şirketlerin veriye doğru ve hızlı şekilde ulaşmaya, bunu mobil cihazlara iletmeye gereksinim duyduğunu hemen her sektörde görüyoruz. Bu süreçlerin profesyonel ve kurumun ihtiyaçlarına göre özelleştirilmiş bir anlayışla yönlendirilmesi gerekiyor. Şirketlerde veriden sorumlu olacak ‘Chief Data Officer’ (Veriden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi) gibi bir pozisyon yok, fakat bu pozisyona şiddetle ihtiyaç var ve bu ihtiyaç giderek daha da artıyor.”

SAP’nin Türkiye’deki tüm müşterilerinin toplamı dünyanın 25’inci ekonomisine eşit
Açılış konuşmasından sonra söz alan SAP Türkiye Genel Müdürü Zeynep Keskin ise “KOBİ’ler dahil, Türkiye’deki tüm müşterilerimizin toplamı dünyanın en büyük 25’inci ekonomisine eşit. Amacımız böylece Türkiye’nin 2023 yılında dünyanın en büyük 10’uncu ekonomisi olma hedefini başarmasında pay sahibi olmak” dedi.

PERYÖN 20.İnsan Yönetimi Kongresi ve Bakan Bağış;Türkiye’nin CV’si göz kamaştırıyor

”İNSAN YÖNETİMİNİN GÜNDEMİ  VE GELECEĞİ” ana temalı PERYÖN 20. İnsan Yönetimi Kongresi, 4-5 Ekim/2012 tarihinde  Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda yapıldı.PERYÖN 20. İnsan Yönetimi Kongresi, 4-5 Ekim/2012 tarihinde  Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda yapıldı. Kongrenin  açılış konuşmasını AB Bakanı ve Baş Müzakereci Egemen Bağış yaptı.
Bağış,“Türkiye 25 milyon aktif işgücü ile Avrupa’nın 4. en büyük iş gücünü temsil ediyor. Küresel krize kadar Avrupa’nın en hızlı büyüyen ekonomisi olduk. Sıkıntılar var ama durmak yok, yeni reformlarla yola devam” dedi.İki gün süren kongrenin açılışını ise PERYÖN Yönetim Kurulu Başkanı Yiğit Oğuz Duman yaptı. Duman konuşmasında Türkiye’deki kayıt dışı istihdam (yüzde 43), genç işgücü arasındaki yüksek işsizlik oranı (yüzde 20) ve kadınların işgücüne düşük katılma oranına (yüzde 30) dikkat çekti.
Duman, iş güvenliği konusunda PERYÖN’ün 2011’de yaptığı anketin sonuçlarını hatırlattı:
“İş güvenliği bir davranış, kültür meselesi. İş güvenliğinden sadece çalışanlar, işçiler değil, yöneticiler sorumlu.Bu kongrede insanı bulacağız,insana değer veren bir iki gün yaşayacağız” dedi.

Egemen Bağış: “Bundan sonra da reform adımlarını kararlılıkla atacağız”
Kongre açılış konuşmasını yapan AB Bakanı ve Baş Müzakereci Egemen Bağış PERYÖN’ün 20. kez İstanbul’da bu kongreyi gerçekleştirebilmesinin çok önemli olduğunu söyledi. Bağış, “İstanbul farklı kültürlere sahip insanların huzur içinde yaşadığı bir yer. İnsan Kaynaklarını iyi yönetebilmek isteyenlerin İstanbul’a bu yüzden özel önem atfetmesi gerekiyor. PERYÖN burada her yıl daha büyüyen bir kongre düzenleniyor, bu çok önemli” dedi.
Bugünlerde Türkiye olarak hararetli bir süreç yaşandığını belirten Bağış, dün yaşanan olayların İK açısından da değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. İnsanı önemsememenin, robotlaştırmanın, metalaştırmanın bugün gelinen acı noktanın asıl sebebi olduğunu belirtti ve “İnsanı her şeyin ortasında değerlendiren bir zihniyetin temsilcisiyiz” dedi.
Bakan Bağış, Türkiye’nin AB üyelik perspektifinin altında da insan olduğunu ve AB’nin bir barış projesi olduğunu, insani standartları yükseltmeyi hedeflediğini, insanlar arasında ayrım yapmaksızın herkesin demokratik haklarına, daha iyi sağlık, eğitim, ulaşım vb. haklarına ulaşma imkanı sağlamayı hedeflediğini vurgulayarak şunları söyledi:
“AB kültüründe önemli olan birey. AB’nin yaklaşımı insanı yaşatmak, bireyi öne çıkartmaktır. Türkiye 2005’te başladığı üyelik sürecinde müreffeh ve saygın bir ülke olduğunu gösterdi. Bundan sonra da atmamız gereken reform adımlarını kararlılıkla atmak zorundayız.”
Suriye ile yaşanan olayları da değerlendiren Bakan Bağış, “Türkiye bin yılı aşkın devlet geleneğinin gerektirdiği şekilde hareket edecektir. Türkiye dünden itibaren kendi vatandaşlarına yapılan saldırıya misli ile cevap vermiştir. Artıları, eksileri, etkileri tartışılır, değerlendirilir, ona göre Türkiye Cumhuriyeti Devleti en doğru kararı verir. ” dedi.
Türkiye’nin CV’sinin göz kamaştırdığını belirten Bağış, Türkiye’nin işveren konumuna geldiğine dikkat çekti.

Değerli konuşmacılardan TAV HAVALİMANLARI  CEO’su Sani Şener ise kaliteli insan kaynağına değindi.
“Yegane sermayemiz kaliteli insan kaynağı”
Şener, “Zamanı Yakalamak” isimli konuşmasında TAV’daki fark yaratan uygulamalarını kongre katılımcılarıyla paylaştı.
Şener, “Türkiye son 10 yılda küresel ekonominin yarattığı fırsatları değerlendirerek ciddi bir büyüme yakaladı. Bu büyümenin sürekliliğinin sağlanması ve olumlu etkilerinin nüfusa yaygınlaştırılması için yüksek katma değer üreten endüstrilerin gelişmesi büyük önem taşıyor. Hızlı küreselleşme süreci ve teknolojik değişimler, buna ayak uydurabilen eğitimli ve nitelikli iş gücü ihtiyacını da artırıyor. Genç ve dinamik bir nüfusa sahip olan Türkiye’de eğitime ayrılan kaynağın artırılması ve eğitim sisteminin küreselleşmenin getirdiği ihtiyaçlara göre sürekli gelişmeye devam etmesi ile nitelikli iş gücüne dönüştürülebilir. ” dedi.

Haber denizcilik sektöründe aşağıdaki linkte yayınlanmaktadır.

http://www.virahaber.com/haber/turkiyenin-cvsi-goz-kamastiryor–26041.htm

TURKEY MINING 2012-MADENCİLİK ZİRVESİ

Turkey Mining 2012 Zirvesi, 5-6 Haziran tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşti.

Turkey Mining 2012 zirvesi, İstanbul Hilton Otel’de başladı,iki gün süren zirve, Terrapinn Holdings Ltd. tarafından düzenlendi.
Sektörden özellikle üst düzey yöneticilerin katılım gösterdiği etkinliğe katılım ağırlıklı olarak özel sektörden  olup, kamu kurumlarından Eti Maden İşletmeleri, Türkiye Taşkömürü Kurumu ve T.C. Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’ndan da üst düzey yetkililer hazır bulundu.
Ülkemizin  demir üretiminin % 52’sinin gerçekleştirildiği ERMADEN A.Ş. Gn.Md.Sn.Sedat Orhan’ın ilgiyle izlediği zirveye,Ermaden A.Ş. Yöneticilerinden  Sn.Aydın Karatepe, Sn.Engin Yayla, Sn.Özgür Karataş ekip olarak katıldılar.


Mining-TURKEY Zirvesinin toplantı  Başkanı Alan Clegg’in Türkiye ve Türkiye madencilik sektörü ile ilgili değerlendirmeleri, Türkiye’nin madencilik açısından bir cazibe merkezi oluşturduğu üzerine yorumları oldukça dikkat çekiciydi.
Madenciliğin Türkiye’de büyüyen bir sektör olduğunu belirten Clegg, konuşmasında,
’’Türkiye dünyada hızlı büyüyen 2.ülke,Dünyanın en büyük ekonomilerinin sıralamasında 16, Avrupa’nın ise 6.büyük ekonomisi’’ diyerek ülkenin gelecek yatırımlar açısından güvenli bir ülke olduğunu önemle vurguladı.
FENOMEN-ETKİLEYİCİ bir büyüme gösteren Türkiye sahip olduğu maden rezervleri ile dünyanın önemli bir stratejik bölge  özelliğine sahiptir.
Ülkemizin Dünya BOR rezervinin % 72’sine,800 Ton Altın rezervine ve Dünya krom üretiminin %6 payına sahip olması bu stratejiyi daha önemli hale getirmektedir.

Zirvede bu anlamda yabancı şirketlerin yerel işbirliğine girmeleri hususunda önemli mesajlar verdiği gibi yabancı şirketlere sunulan  açık bir davet niteliği taşıyordu.

Haber aynı zamanda, Türkiye Denizcilik Sektörü ve iş dünyasına  yayın yapan aşağıdaki linktedir.

http://www.virahaber.com/haber/turkey-mining-2012-madencilik-zirvesi-gerceklesti-24967.htm

Older posts Newer posts

© 2024 Perihan USTA

Theme by Anders NorenUp ↑