“KÜRESEL İLKELER  SÖZLEŞMESİ” ve “YÖNETİM KADININ HAKKIDIR”

Açılımı ile iki önemli harekete LİDERLİK yapan KALDER,19. KALİTE KONGRESİ’NDE “Yenileşim Yönetimi”ni tartıştı.

Bu yıl 8-10 Kasım 2010 tarihlerinde İstanbul, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleşen kongre’de “Yenileşim Yönetimi” konusu farklı yönleriyle değerlendirilerek, konunun uzmanları tarafından tartışıldı.

Kongrede, Cisco Systems Küresel Operasyonlar Strateji ve Planlama Başkan Yardımcısı Inder Sidhu, The Innovation Resources’un başkanı ve aynı zamanda uluslar arası düzeyde tanınmış bir yenileşim uzmanı olan Robert B. Tucker’da sanayideki zengin birikimlerini aktardılar.

Bu yıl 20.yılını kutlayan KALDER,19.Kalite Kongre’’sinde ,INDER SIDHU’nun’’ ‘’DOING BOTH’’ ilkesi ile gündeme damgasını vurdu.INDER SIDHU 09 Kasım 2010 tarihinde Cisco’nun yenileşim stratejilerinin yanı sıra başarılı şirketlerin bir şeyi kazanmak için diğer şeylerden vazgeçme durumundan nasıl sakındıklarını ve bunun yerine ikisini de gerçekleştirerek nasıl büyük değerler kazandıklarını,‘’DOING BOTH’’ İlkesi kapsamında ayrıntılı bir şekilde  dile getirdi.

ROBERT TUCKER ise,“Sıradışı Sonuçlar ve Sürdürülebilirlik İçin İnovasyon” adlı sunumda;uzun araştırmalarına dayanarak, dünyanın en yenilikçi şirketlerinin perde arkasına ilginç bir gezi düzenledi.

Kongre,8 Kasım tarihinde KalDer Yönetim Kurulu Başk.Hamdi Doğan’ın yaptığı açılış konuşmasıyla başladı.
‘’ Bir STK olarak  günceli yitirmeden,gündemde kalarak   yirmi yılı geride bırakmak aslında başlı başına takdir edilmesi gereken bir performansdır”diyen Sn.Hamdi  Doğan konuşmasına Kalder’in liderlik çalışmalarına ve ülkemizin gelecekteki ekonomik verilerine değinerek sözlerine şöyle devam etti;
”KalDer  son yıllarda iki büyük harekete de liderlik etmiştir.Bunlar “Küresel İlkeler  Sözleşmesi” ve “Yönetim Kadının Hakkıdır” açılımıdır.KalDer günceli yakalamada öncü olma ve stratejik işbirlikleri görevini   zamanında ve doğru uygulamıştır. BM insani gelişim sıralamasında ülkemize yakışır bir sıraya gelene kadar ,KALDER  olarak bu açılımların ardında durmaya kararlıyız.
19.Kalite Kongresi’nin bu yıl ki ana teması  “Yenileşim Yönetimi “olarak belirlendi.
Neden yenileşim? Öncelikle dünyanın 17. büyük ekonomisi olan ülkemiz ekonomik büyüklükte 2023 de ilk 10’da yer almayı hedefliyor.Bu önemli hedefe karşın Türkiye BM insani gelişim endeksinde 155 ülke arasında 126.sırada bulunuyor.Uluslararası rekabet endeksinde ise 133 ülke arasında 61.sıradayız.
Böylesi büyük hedeflere ulaşılabilmesi ve sürdürülebilir başarının yakalanması için ekonominin ve sosyal göstergelerin elekten geçirilmesi ve sorunlu olanların öncelikle ele alınması gerekmektedir. Ekonomideki büyüme,yeni bir araç ihtiyacını gündeme getirmektedir.
YENİLEŞİM bu kaldıracın adıdır.
Artık günümüzde maliyet tek başına bir rekabet belirleyicisi  faktör olmaktan çıkmıştır.Hatta teknoloji ve kalite  pek çok  kuruluşun erişebildiği  standart haline gelmiştir.Ülkeler  artık üretim faktörü odaklı, verimlilik odaklı,yenileşim odaklı diye gruplamaktadırlar.Tahmin edeceğiniz gibi kişi başı MG 17.000USD üstü ülkeler  yenileşim odaklı ülkelerdir.WEF raporuna göre Türkiye yenileşim sıralamasında 69.sıradadır. Türkiye verimlilik ile yenileşim arası geçiş sürecinde olarak değerlendirilmektedir.
Türk ekonomisi ve işletmeler katma değeri yüksek ürün ve hizmetleri geliştirmek durumundadır.Bu gün ihracatımızın sadece %5,1 i yüksek teknolojili üründür.AB ülkelerinin  ortalaması ise%21,5 dur.Türkiye tonlarca üreterek gelişmede özlenen boyutu yakalama da sıkıntı çekecektir.Yenileşim bizim gibi genç ve dinamik ülkeler için bir fırsattır.Yenileşim büyük, küçük işletme farkı olmaksızın başarıya bizi taşıyacak bir yöntemdir.Yapılan bir araştırmaya göre, Amerika da  şirketlerin cirosunun %75 inin son bir kaç yıldır piyasaya var olmayan ürün ve hizmetlerden oluştuğu saptanmıştır.
Yenileşim Finlandiya da Nokia.Kore de Samsung markası ile başarılı sıçrama örnekleri gördüğümüz kayda değer gelişmelerdir.Finlandiya da  fert başına MG 1985 yılında 10.470  USD ‘den  2004 te 29.000 USD ye  çıkmıştır.En büyük etkilerinden biride istihdam üzerindeki olumlu etkisidir.1990 yılında %20 olan işsizlik oranı 20 yılda eritilmiştir.
Yenileşim  ille de buluş  yapmak değildir. Süreçte bir iyileşme,üründe değişik bir çeşitlendirme,hizmet’te önemli bir değişim istenen gelişimi yaratabilir.Teknolojiyi iyi kullanan bir  ülke olmak bize elbette avantaj sağlar ama, işin doğrusu teknolojiyi  yaratanlar arasına girmektir.
Yenileşim kapasitesinin,bilimsel araştırma kurumu,bilim adamı ve mühendis sayısının, Patent  sayısının arttırılması,entellektül sermayenin korunması,Ar Ge’ye yapılan şirket  harcamalarının arttırılması ve diğer başlıklar ele alınarak geliştirilmek durumundadır.
KalDer 19. Kalite Kongresi’nde yine en önemli uzmanları,uygulayıcıları,bilim adamlarını sizlerle buluşturuyor.
Beklentimiz Kelebek Etkisi yaratmaktır.9-10 Kasım da Kongre merkezindeki yoğunlaşmanın tüm işletmelerimize yayılması ve ülkemizde fırtına olmasa da güçlü  bir rüzgarın esmesidir.
“Yenileşim Türkiye’nin Önceliği Olmalıdır” ama  önce,  ekonomi ülkenin önceliği olmalıdır. Çağrımız her bireye,her işletmeyedir.
Gelecek yıl kongremizin ana teması “Kalite Farkı Yaratır/Farkı Kalite Yaratır” olarak belirlenmiş,olup 29-30 Kasım 2011 de 20. Kalite Kongremizde yeniden ve yenilenmiş olarak  buluşmayı umuyoruz.’’
Daha sonra söz alan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Tayfun Bayazıt ise yaptığı konuşmada;” Yirminci yüzyılın sonlarında iş dünyasında öne çıkan kavramlar kalite, inovasyon ve sürdürülebilir büyüme oldu. Artık ekonomik büyümeden bahsederken mevcut kaynakları tüketmeden, gelecek nesillere yüksek yaşam standardı sunabilecek bir büyümeden bahsediyoruz. İstikrarlı, rekabetçi ve sürdürülebilir bir ekonomi için de bilime, teknolojik gelişime ve inovasyona dayalı bir büyüme şart. Başarılı bir inovasyon sürecinin, yeni ürün ve hizmetlerin geliştirilmesiyle yeni piyasalara ivme-hareketlilik kazandırdığı ve girişimler için büyüme imkânları yarattığı genel kabul gören bir gerçek.  İnovasyon bundan 20-30 sene öncesinde şirketlerin laboratuarlarında Ar-Ge odaklı yeni ürün geliştirmeyle bağdaştırılırken, bugün artık laboratuarlardan dışarı çıkmış, pek çok aktörün dahil olduğu bir kavram haline gelmiştir… Örneğin artık inovasyon deyince, üretici ve müşteri kavramları değişerek, bu iki taraf “ortak” haline gelmektedir. Hatta artık şirketler, yenilikçi ürünler için rakipleriyle dahi ortak olup proje geliştirebiliyor”dedi.