Perihan USTA

Yönetim Danışmanı & Eğitim Bilimci Araştırmacı Yazar,Baş Denetçi

Page 10 of 13

SAP FORUM- 2012 İş dünyasını ”Yepyeni Bir Yarış ” la tanıştırdı

Büyük  Verinin  Koşusu
SAP Database ve Teknoloji Dünya  Başkanı Steve Lucas’ın gerçekleştirdği açılış konuşması, bir iş kolunun sağlıklı yürüdüğüne dair belirtiler yaklaşık 100 yıldır  değişmezken, bilgi ve verinin bu sağlığı etkileyebilecek kadar  arttığı gerçeğini ele alan Lucas, iş dünyasının bilinen gerçeklerine başka bir aBu yıl 17’inci kez düzenlenen ve Türkiye’nin en büyük teknoloji etkinliği olan SAP Forum, 5.000’e yakın katılımcıyı ağırladı. “Yepyeni Bir Yarış” başlığıyla hızla değişen koşullarda rekabetçi kalabilmenin yöntemlerini masaya yatıran etkinlik, inovasyon ve teknoloji gurusu olan SAP Veritabanı ve Teknoloji Dünya Başkanı Steve Lucas’ın açılış konuşmasıyla başladı. Türkiye’deki müşterilerinin toplamı dünyanın 25’inci büyük ekonomisine eşit olan SAP,  Türkiye’nin ve dünyanın “en iyi” şirketlerinin sunumlarının  izlendiğietkinlik profesyonellere yeni bir vizyon sundu.

SAP Veritabanı ve Teknoloji Dünya Başkanı Steve Lucas, SAP Forum’un açılışında yaptığı konuşmada mobil teknolojiler ve bulut bilişimin şirketlerin iş yapış biçimlerine katkılarının yanı sıra son yılların teknoloji trendleri arasında ilk sıralarda yer alan büyük veri kullanımının iş dünyasına etkilerini de dikkat çekici örneklerle analiz etti. Perakende devlerinin büyük veriyi kullanarak promosyon stratejilerini nasıl belirlediği ve bankacılık sektöründe yürütülen risk analizi süreçlerinde büyük veri kullanımı sayesinde ortaya çıkan yenilikçi yöntemlerden nasıl yararlanıldığı gibi kritik konulara değinen Steve Lucas, iş dünyasında büyük veri kullanımını tüm detaylarıyla inceledi.
Steve Lucas, CEO’ların işlerini hala 20. yüzyıl konseptine dayalı işaretleri veya ölçütleri kullanarak yürütmeye çalıştıklarını vurgulayarak, “Bugün dijital bir dünyada yaşıyoruz. Yaptığımız şeylerin çoğu elektronik olarak kaydediliyor, işleniyor, birbiri ile etkileşiyor, sosyalleşiyor ve hatırlanıyor. Bu da kurumlara, bu dijital bilgilerin tümünü kullanarak yeni ölçütler veya çözümler etrafında işlerini oluşturma fırsatı veriyor. Örneğin, yeni dijital işaretler kullanılarak tıbbi kurumların kanser tedavisini kişiselleştirilmesi mümkün oluyor. Perakendeci mağazalar, müşterileri için gerçek zamanlı bilgi ile zenginleştirilmiş deneyimler oluşturabiliyor. Devletler ise vergide sahtekarlık yapanları daha iyi belirleyerek milyarlarca dolar tasarruf edebiliyor. SAP, gerçek zamanlı veri platformu ile bu yenilikçiliği kurumlara sağlıyor. Yeni bir platformda veriyi nasıl yöneteceğimizi ve analiz edeceğimizi yeniden tanımlıyoruz. Böylece şirketler 21. yüzyılda iş yapma yöntemlerini yeniden keşfedebilirler,” dedi.

Konuşmasında son dönemin dikkat çekici başlıkları arasında yer alan büyük veri konusuna önemli bir yer veren Steve Lucas, büyük verinin geleceğine ilişkin sorulara da yanıt verdi: “Büyük veriden sonrası daha büyük veri. Bunun başka bir açıklaması yok. Neredeyse hiçbir şeyin silinmediği bir dünyada yaşıyoruz. Veriler silinmiyor, elenmiyor ve sürekli birikmeye devam ediyor. Ama elinizdeki verinin ne kadar büyük olduğu önemli değil. Önemli olan, bu veriyi nasıl işlediğiniz, ne şekilde kullandığınız ve iş süreçlerinde yararlanmak için neler yaptığınız. Yöneticilerin, çalışanların ve tabii ki tüm şirketlerin veriye doğru ve hızlı şekilde ulaşmaya, bunu mobil cihazlara iletmeye gereksinim duyduğunu hemen her sektörde görüyoruz. Bu süreçlerin profesyonel ve kurumun ihtiyaçlarına göre özelleştirilmiş bir anlayışla yönlendirilmesi gerekiyor. Şirketlerde veriden sorumlu olacak ‘Chief Data Officer’ (Veriden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi) gibi bir pozisyon yok, fakat bu pozisyona şiddetle ihtiyaç var ve bu ihtiyaç giderek daha da artıyor.”

SAP’nin Türkiye’deki tüm müşterilerinin toplamı dünyanın 25’inci ekonomisine eşit
Açılış konuşmasından sonra söz alan SAP Türkiye Genel Müdürü Zeynep Keskin ise “KOBİ’ler dahil, Türkiye’deki tüm müşterilerimizin toplamı dünyanın en büyük 25’inci ekonomisine eşit. Amacımız böylece Türkiye’nin 2023 yılında dünyanın en büyük 10’uncu ekonomisi olma hedefini başarmasında pay sahibi olmak” dedi.

PERYÖN 20.İnsan Yönetimi Kongresi ve Bakan Bağış;Türkiye’nin CV’si göz kamaştırıyor

”İNSAN YÖNETİMİNİN GÜNDEMİ  VE GELECEĞİ” ana temalı PERYÖN 20. İnsan Yönetimi Kongresi, 4-5 Ekim/2012 tarihinde  Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda yapıldı.PERYÖN 20. İnsan Yönetimi Kongresi, 4-5 Ekim/2012 tarihinde  Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda yapıldı. Kongrenin  açılış konuşmasını AB Bakanı ve Baş Müzakereci Egemen Bağış yaptı.
Bağış,“Türkiye 25 milyon aktif işgücü ile Avrupa’nın 4. en büyük iş gücünü temsil ediyor. Küresel krize kadar Avrupa’nın en hızlı büyüyen ekonomisi olduk. Sıkıntılar var ama durmak yok, yeni reformlarla yola devam” dedi.İki gün süren kongrenin açılışını ise PERYÖN Yönetim Kurulu Başkanı Yiğit Oğuz Duman yaptı. Duman konuşmasında Türkiye’deki kayıt dışı istihdam (yüzde 43), genç işgücü arasındaki yüksek işsizlik oranı (yüzde 20) ve kadınların işgücüne düşük katılma oranına (yüzde 30) dikkat çekti.
Duman, iş güvenliği konusunda PERYÖN’ün 2011’de yaptığı anketin sonuçlarını hatırlattı:
“İş güvenliği bir davranış, kültür meselesi. İş güvenliğinden sadece çalışanlar, işçiler değil, yöneticiler sorumlu.Bu kongrede insanı bulacağız,insana değer veren bir iki gün yaşayacağız” dedi.

Egemen Bağış: “Bundan sonra da reform adımlarını kararlılıkla atacağız”
Kongre açılış konuşmasını yapan AB Bakanı ve Baş Müzakereci Egemen Bağış PERYÖN’ün 20. kez İstanbul’da bu kongreyi gerçekleştirebilmesinin çok önemli olduğunu söyledi. Bağış, “İstanbul farklı kültürlere sahip insanların huzur içinde yaşadığı bir yer. İnsan Kaynaklarını iyi yönetebilmek isteyenlerin İstanbul’a bu yüzden özel önem atfetmesi gerekiyor. PERYÖN burada her yıl daha büyüyen bir kongre düzenleniyor, bu çok önemli” dedi.
Bugünlerde Türkiye olarak hararetli bir süreç yaşandığını belirten Bağış, dün yaşanan olayların İK açısından da değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. İnsanı önemsememenin, robotlaştırmanın, metalaştırmanın bugün gelinen acı noktanın asıl sebebi olduğunu belirtti ve “İnsanı her şeyin ortasında değerlendiren bir zihniyetin temsilcisiyiz” dedi.
Bakan Bağış, Türkiye’nin AB üyelik perspektifinin altında da insan olduğunu ve AB’nin bir barış projesi olduğunu, insani standartları yükseltmeyi hedeflediğini, insanlar arasında ayrım yapmaksızın herkesin demokratik haklarına, daha iyi sağlık, eğitim, ulaşım vb. haklarına ulaşma imkanı sağlamayı hedeflediğini vurgulayarak şunları söyledi:
“AB kültüründe önemli olan birey. AB’nin yaklaşımı insanı yaşatmak, bireyi öne çıkartmaktır. Türkiye 2005’te başladığı üyelik sürecinde müreffeh ve saygın bir ülke olduğunu gösterdi. Bundan sonra da atmamız gereken reform adımlarını kararlılıkla atmak zorundayız.”
Suriye ile yaşanan olayları da değerlendiren Bakan Bağış, “Türkiye bin yılı aşkın devlet geleneğinin gerektirdiği şekilde hareket edecektir. Türkiye dünden itibaren kendi vatandaşlarına yapılan saldırıya misli ile cevap vermiştir. Artıları, eksileri, etkileri tartışılır, değerlendirilir, ona göre Türkiye Cumhuriyeti Devleti en doğru kararı verir. ” dedi.
Türkiye’nin CV’sinin göz kamaştırdığını belirten Bağış, Türkiye’nin işveren konumuna geldiğine dikkat çekti.

Değerli konuşmacılardan TAV HAVALİMANLARI  CEO’su Sani Şener ise kaliteli insan kaynağına değindi.
“Yegane sermayemiz kaliteli insan kaynağı”
Şener, “Zamanı Yakalamak” isimli konuşmasında TAV’daki fark yaratan uygulamalarını kongre katılımcılarıyla paylaştı.
Şener, “Türkiye son 10 yılda küresel ekonominin yarattığı fırsatları değerlendirerek ciddi bir büyüme yakaladı. Bu büyümenin sürekliliğinin sağlanması ve olumlu etkilerinin nüfusa yaygınlaştırılması için yüksek katma değer üreten endüstrilerin gelişmesi büyük önem taşıyor. Hızlı küreselleşme süreci ve teknolojik değişimler, buna ayak uydurabilen eğitimli ve nitelikli iş gücü ihtiyacını da artırıyor. Genç ve dinamik bir nüfusa sahip olan Türkiye’de eğitime ayrılan kaynağın artırılması ve eğitim sisteminin küreselleşmenin getirdiği ihtiyaçlara göre sürekli gelişmeye devam etmesi ile nitelikli iş gücüne dönüştürülebilir. ” dedi.

Haber denizcilik sektöründe aşağıdaki linkte yayınlanmaktadır.

http://www.virahaber.com/haber/turkiyenin-cvsi-goz-kamastiryor–26041.htm

BOSCH REXROTH YÖNETİCİLERİ İLE STRES NASIL BAŞARIYA DÖNÜŞÜR!

21.Yüzyıl iş dünyası   boyutları son derece karmaşık ve agresif bir rekabet ortamında yol almaktadır.
Küreselleşmenin yarattığı bu şiddetli rekabet ortamında,işletmelerin  sürdürülebilir bir karlılık   ile varlıklarını idame ettirmeleri  önemli bir  öncelik oluşturmaktadır.
Bu yüzdendir ki, işletmeler bugün ve gelecekte de var olabilmek için,kaynaklarını  en etkin bir biçimde kullanmak zorundadırlar.
İşletmelerin  sahip oldukları en önemli kaynaklarından biri de ,insan kaynaklarıdır.
Gelişen teknolojilerin,işletmeler için yarattığı en önemli değişikliklerden biri de, bu insan kaynaklarının ,farkındalıklı iş gücü haline getirilmesidir.
Profesyonel  iş yaşantısının gittikçe daha nitelikli insan kaynağına yönelmesinden  dolayı  bizler de  doğal olarak  kişisel gelişim ve değişime zorlanmaktayız.
Şunu unutmamalıyız ki,bu değişim bir ihtiyaç değil iş dünyasında var olabilmenin getirdiği zorunluluktur.

KÜRESELLEŞME KÖK  SALDIKÇA AYAKTA KALMANIN YOLU GELİŞİM VE DEĞİŞİMDİR. BUNUN İÇİN DENGELİ BİR KİMLİK OLUŞTURMALIYIZ.
İşte bu  dengeli kimliği oluşturmamıza destek veren bir konseptle hazırlanan 21.YÜZYILDA STRES   NASIL  BAŞARIYA  DÖNÜŞÜR? Eğitimi
BOSCH  REXROTH  OTOMASYON  SAN.VE TİC.A.Ş’nin değerli yöneticilerine 28-29 Eylül/ 2012 tarihinde fabrikanın Gebze  tesislerinde verilmiştir.
İnteraktif bir ortamda gerçekleştirilen eğitim, izlenebilir süreç analizleri ile kurumsal performansa katma değer oluşturacaktır.

BOSCH  REXROTH’UN DEĞERLİ YÖNETİCİLERİNE  BAŞARILAR….

BOSCH REXROTH SAN.VE TİC.A.Ş. İLE STRES NASIL BAŞARIYA DÖNÜŞÜR?

21.yüzyıl  profesyonel iş yaşantısı gittikçe daha nitelikli insan kaynağına yönelmektedir.Sınırların kalktığı, küresel krizlerle şirketlerin yeniden yapılandığı,farklı coğrafyalar da keskin bir rekabet gücü ile karşı karşıya kalan,‘’SANAYİ, ÜRETİM, HİZMET  SEKTÖRÜ’’ çalışanları, mesleki formasyonlarını ‘’KİŞİSEL GELİŞİM VE BÜTÜNSEL YÖNETİM BECERİLERİ’’ ile entegre etmeleri gerekmektedir.

İşte bu kapsamda hazırlanıp sunulan ve çalışanın  portföyünde bulunması gereken ’’STRES YÖNETİMİ’’,artık global dünyanın ana ekseninde yer alan önemli konulardan biridir.21.Yüzyıl profesyonellerinin ana  işlevlerinden biri de  bu ekseni görüp,şirkette  insan kaynakları problemlerinden  kaynaklanan ‘’EGO MALİYETİNİ’’ minimumda tutarak stres yönetimini kontrol altına almaktır.

”BU GÜNÜN ve GELECEĞİN İNSAN GÜCÜ ”gereksinimlerine ”Bireysel & Kurumsal’’ Yönetim görüş ve düşünce biçimini  güçlendiren bir  konsept ile cevap  veren ”STRES NASIL BAŞARIYA  DÖNÜŞÜR”?  içerikli eğitim bu anlamda  çalışanlara realize edilebilir bir yol haritası sunmaktadır.

Bu bağlamda eğitim  BOSCH  REXROTH  OTOMASYON  SAN.VE TİC.A.Ş.nin  Yönetim  kadrosuna, Eylül-2012 tarihinde hızlandırılarak ileri  bir teknoloji ile  sunulacaktır.

BOSCH’un bu değerli yönetim kadrosuyla  buluşmak üzere….

POZİTİF YÖNETİŞİM

BİR  ŞİRKETİN   DEĞERLERİ   HİSSE  SENETLERİ  OLDUĞU  KADAR   HİSSİ  SENETLERDİR…

Maden A.Ş. Şirketinde 2011 yılından beri yaptığım ”Pozitif Yönetişim” çalışmaları,Temmuz-2012 Tarihinde üst yönetime yapılan sunumla başarıyla bitirilmiştir.Kurumsal performansın arttırılmasına yönelik bu disiplin çalışmaları şirketlerin Entellektüel Sermayesini güçlendirmektedir.Bu makalemde ”POZİTİF YÖNETİŞİM” çalışmalarının  şirketlere sağladığı getirileri  anlatmaya çalışacağım.
Pozitif Yönetişim çalışmaları ile bir şirketin HİSSİ  SENETLERİNİN  DEĞERİ  arttırılmaktadır.
Şirket genelinde uygulanan  bu  çalışmalarla  şirketin ‘’ENTELEKTÜEL  SERMAYE’’ si  güçlenmekte ve üst yönetimin etkin katılımı ile şirkete değer olarak dönüşmektedir.

Şirketlerin çekilen genel  resimlerinin incelenmesi sonucu,
Uygulanan  ‘’POZİTİF YÖNETİŞİM ‘’ çalışmaları kurumsal performansı arttırmaktadır.
‘’POZİTİF YÖNETİŞİM ’’ uygulamaları çalışanların  ihtiyacı doğrultusunda
şirket dengeleri gözetilerek,  hedef bazlı ve sonuç odaklı yapılarak interaktif katılımlarla gerçekleştirilmektedir.

2003’te resmiyet kazanan ‘’POZİTİF YÖNETİŞİM ‘’  disiplini,
Personeli güçlendiren,
Dayanıklılığını arttıran,
Tedavi eden,
Kişisel ve kurumsal performansı olağanüstü biçimde arttıran,
Çalışanların en iyi tarafını ortaya çıkaran
Ortamları ve liderleri inceliyor.
GELENEKSEL OLARAK,
PROBLEMLERE, ENGELLERE   ODAKLANAN
KURUMSAL   DEĞİŞİM   KAMPANYALARININ   YERİNE,
’’BURADA   NELER   İYİ    İŞLİYOR’’ ,
DİYE  SORARAK  BAŞLANAN   YAKLAŞIMI   TAVSİYE  EDİYOR.

HER  KURUMDA   MUTLAKA   İYİ   GİDEN  BİR   ŞEYLER  VARDIR.
Bir kurum ya da kişi
Problemlerine odaklanır,
Kendini bu yönde sorgularsa,
Sürekli problemler bulur.

OLUMLU  YÖNDE  DEĞİŞİM  METODU;
Kendi Varlıklarını,
Değerlerini,
Olumlu yönlerini ararsa,
Bunları fark eder ve ileri götürür.

Şirketlerde  uygulanan    ‘’POZİTİF YÖNETİŞİM ‘’ uygulamaları ile  varılacak hedeflerden bazıları;
A-DÖNÜŞTÜRÜCÜ  LİDERLİK  uygulamaları
Dönüştürücü LİDERLERİN YEDİ TEMEL ÖZELLİĞİ:
1. Orijinallik: İçinde bulunduğunuz durumu kendi bakış açınız ve algılayışınızla doğru ve içten bir biçimde anlatabilmek.
2. Umut: Geleceğe bakarak doğru bir resim çizmek ve içinde barındırdığı olumlu noktaları saptayabilmek.
3. Israrcılık: Her türlü engele rağmen başladığınız işi bitirebilmek.
4. Cesaret: İçinizdeki endişe ve korkulara rağmen yapılması gerekeni gerçekleştirme gücü.
5. Canlılık: İlgili, heyecanlı, şevk sahibi bir ruh hali.
6. Merak: Zorlu engellere, orijinal ve yetkin çözümler üretebilmek.
7. Alçak gönüllülük: İnsanın kendi güçlü ve zayıf yönlerini dürüstlükle görebilmesi.
B-Daha kaliteli bir  iletişim alt yapısı kurularak ‘’Yönetilemeyen Çatışmalar’’ın  kontrol altına  alınması,
GÜNÜMÜZ  LİDERLERİ   İLETİŞİMDE  İNTERAKTİVİTEYİ  SEÇİYOR.
C-‘’Yönetici-Çalışan’’ arasındaki ilişki dinamiğinin daha  güçlendirilmesi,
D-Güvenli  İletişim: Birlikte iş yapma becerisinin ötekine güven duygu düzleminde
geliştirilmesi,
E-‘’TQM:Toplam Kalite Yönetimi- ISO9000 ve PROJE YÖNETİM’’  Sistemlerinin daha etkin  uygulanması,
F-Kişilerin kendi  ‘’Değişim&Dönüşüm’’ lerini başlatmalarına destek çalışmalar  ve
uygulamalar,
G-Bütünsel  Yönetim  Becerileri,
Liderlik,
Kurumsal Kültür ve Değerlerin   Özümsenmesi,
Çalışanların aidiyet hissinin arttırılması,
H-ŞİRKET  VE ÜRETİM  YÖNETİMİNDE  BİLGİLERİN  ÜST  YÖNETİM  İLE  EŞ  ZAMANLI PAYLAŞIMI,
I-İşletmelerde ‘’GRUP  PSİKOLOJİSİ’’ ni yönetmek,
J-MOTİVASYON TEORİLERİNDE geçen en önemli şey,
“TAKDİR  EDİLMEK ve DEĞER  VERİLDİĞİNİ  HİSSETMEKTİR’’.
Belli ölçütlerde ‘’Teşekkür ve Takdir’’ uygulamasının performansı arttırdığı bilinmektedir.
Grup  psikolojisini yönetmenin en önemli yöntemlerinden biri de  ‘’Teşekkür ve Takdir ‘’ uygulamasıdır.
K-Yapılan araştırmalarda , Türkiye’de çalışanların arzu ettiği ve başvurduğu özellik;
AÇIKLIK  ve YAKINLIK

Sonuçta tüm bu çalışmalar, bir kılavuz niteliğinde olup,
 ‘’İŞİ  TUTKUYLA  YAPABİLECEK’’ lerin  bütünsel bir  performans ile yol almalarını sağlamaktadır.

TURKEY MINING 2012-MADENCİLİK ZİRVESİ

Turkey Mining 2012 Zirvesi, 5-6 Haziran tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşti.

Turkey Mining 2012 zirvesi, İstanbul Hilton Otel’de başladı,iki gün süren zirve, Terrapinn Holdings Ltd. tarafından düzenlendi.
Sektörden özellikle üst düzey yöneticilerin katılım gösterdiği etkinliğe katılım ağırlıklı olarak özel sektörden  olup, kamu kurumlarından Eti Maden İşletmeleri, Türkiye Taşkömürü Kurumu ve T.C. Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’ndan da üst düzey yetkililer hazır bulundu.
Ülkemizin  demir üretiminin % 52’sinin gerçekleştirildiği ERMADEN A.Ş. Gn.Md.Sn.Sedat Orhan’ın ilgiyle izlediği zirveye,Ermaden A.Ş. Yöneticilerinden  Sn.Aydın Karatepe, Sn.Engin Yayla, Sn.Özgür Karataş ekip olarak katıldılar.


Mining-TURKEY Zirvesinin toplantı  Başkanı Alan Clegg’in Türkiye ve Türkiye madencilik sektörü ile ilgili değerlendirmeleri, Türkiye’nin madencilik açısından bir cazibe merkezi oluşturduğu üzerine yorumları oldukça dikkat çekiciydi.
Madenciliğin Türkiye’de büyüyen bir sektör olduğunu belirten Clegg, konuşmasında,
’’Türkiye dünyada hızlı büyüyen 2.ülke,Dünyanın en büyük ekonomilerinin sıralamasında 16, Avrupa’nın ise 6.büyük ekonomisi’’ diyerek ülkenin gelecek yatırımlar açısından güvenli bir ülke olduğunu önemle vurguladı.
FENOMEN-ETKİLEYİCİ bir büyüme gösteren Türkiye sahip olduğu maden rezervleri ile dünyanın önemli bir stratejik bölge  özelliğine sahiptir.
Ülkemizin Dünya BOR rezervinin % 72’sine,800 Ton Altın rezervine ve Dünya krom üretiminin %6 payına sahip olması bu stratejiyi daha önemli hale getirmektedir.

Zirvede bu anlamda yabancı şirketlerin yerel işbirliğine girmeleri hususunda önemli mesajlar verdiği gibi yabancı şirketlere sunulan  açık bir davet niteliği taşıyordu.

Haber aynı zamanda, Türkiye Denizcilik Sektörü ve iş dünyasına  yayın yapan aşağıdaki linktedir.

http://www.virahaber.com/haber/turkey-mining-2012-madencilik-zirvesi-gerceklesti-24967.htm

KRİZLE YAŞAMAK MI KRİZİ AŞMAK MI?

Ekonomi, siyaset ve bilim dünyasının önde gelen isimleri Accenture Türkiye, Akbank, Turkcell ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) desteği ile düzenlenen İstanbul Konferansı’nda bir araya geldi. Bu yıl 11’incisi düzenlenen Forum İstanbul 26-27 Eylül/ 2012 Konferansında  Türkiye’nin 2023 vizyonu çerçevesinde sürdürülebilir büyüme stratejisinin yeniden tasarlanması masaya yatırıldı.

Zirvenin  açılış konuşmalarını Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ile Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan  yaptı.
Bağış: KRİZ ORTAMINDA YÖNÜNÜ ŞAŞIRMIŞ AB İÇİN TÜRKİYE BİR PUSULADIR
Zirvenin açılışında bir konuşma yapan AB Bakanı ve Baş müzakereci Egemen Bağış böyle bir toplantının İstanbul’da yapılmasının öneminin altını çizerek, “Forum İstanbul zirvesinde bu yıl ‘krizi yaşamak mı, krizi aşmak mı’ sorusuna yanıt arıyoruz. Bir zamanlar Türkiye kriz dendiğinde akla gelen ilk ülkeydi. Şimdi Avrupa’nın neresine giderseniz gidin, kriz denince akla gelen son ülke Türkiye’dir. Türkiye 12 saat sonrasını göremeyen bir ülkeyken bugün 12 yıl sonrasını planlayan bir ülke oldu.Uluslararası platformlarda haklı olmak yetmez, güçlü olmak lazım. Güçlü olduğunuzda hassasiyetlerinize de önem vermeye başlıyorlar. Yönünü şaşırmış AB için Türkiye bir pusuladır” şeklinde konuştu.

Zafer Çağlayan: AB’ye üye olsak Avrupa’da bu kadar hükümet düşmezdi
Çağlayan ,“Krizi Yaşamak mı, Krizi Aşmak mı” başlığının önemli olduğunu söyledi. Avrupa’nın en büyük 6’ıncı ekonomisi konumundayız. Bugün baktığımızda krizin Avrupa’da 10 hükümeti devirdiğini görüyoruz ve belli ki başka hükümetleri de yiyecek. Avrupa’da aşırı sağın yükselişe geçtiği, ülkelerin eski milli gelirlerine 2015’ten önce gelemeyeceklerinin tartışıldığı bir ortamda Türkiye’nin kriz sözcüğünü lügatinden çıkarmış olması büyük başarıdır. Avrupa ekonomisi 2010 yılında yüzde 1.5 büyüdü. Hedefimiz kendi halkımızın refahını yükseltmekti ve bundan sonra da böyle olacak. 2023 hedeflerine kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz” dedi.

ARTIK TÜRKİYE’NİN ZAMANI
Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv 2023 hedeflerine ulaşmak için telekomünikasyon sektörünün kilit rol oynayacağına dikkat çekerek şunları söyledi:
“Akıllı cihazların, yüksek oranda veri kullanımının, makineler arası iletişimin, mobil finansal servislerin yaygınlaşacağı yeni bir dünya geliyor. Bu yeni dünyaya hazır olmak Türkiye için çok önemli. Turkcell, ilk günden beri bilgiyi, tecrübeyi, aklı ve teknolojiyi Türkiye için ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürmek için çalışıyor. İletişim ve teknoloji katalizör bir sektör ve tüm ekonomi için kaldıraç etkisi yaparak verimliliği artırıyor, büyümeye katkı sağlıyor. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye’de olmak artık dezavantaj değil avantaj. Bu nedenle “artık Türkiye’nin zamanı” diye düşünüyoruz.”

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Reha Denemeç, Forum İstanbul 2012 düzenlenen oturumda Ar-Ge’nin önemi konusunda açıklamalar yaptı.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Reha Denemeç moderatörlüğünü üstlendiği ”Küresel rekabet için inovasyon, Ar-Ge çalışmaları ve markalaşma” konulu oturumda yaptığı konuşmada, 1996 yılına kadar Türkiye’de Ar-Ge’ye fazla ihtiyaç duyulmadığını, bunun rekabetin olmaması ve ekonominin kapalı şekilde korunmasından kaynaklandığını, bu korumacılığın çok radikal şekilde Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne girişiyle yıkıldığını ifade etti.

Aşağıdaki linkler de haberin yorumu  detaylı incelenebilir.

http://www.virahaber.com/haber/krizle-yasamak-mi-krizi-asmak-mi–24569.htm-DENİZCİLİK SEKTÖRÜ

http://www.turkishforum.com.tr/tr/content/–TURKISHFORUM

“Kapitalizm bugün tek ayak üzerinde duruyor”-Denizcilik Sektörü

 

“Kapitalizm bugün tek ayak üzerine duruyor”

“Kapitalizm bugün tek ayak üzerinde duruyor” diyen Muhammed Yunus’un sözleri 17.İnsan Kaynakları Zirvesinin gündemine yerleşti. O halde diğer ayağı da siz oluşturmalısınız.  17 Şubat 2012 / 09:59

Yavaşlayan Dünyada Hızlanan Türkiye

VİRA  HABER:Denizcilik Sektörü

VIII. KOBİ Zirvesi-2012 “Küresel Dönüşümde Girişimci ve KOBİ’lerin Risk ve Fırsatları” ana temasıyla ve ‘Yavaşlayan dünyada hızlanan Türkiye!’ vurgusuyla gerçekleşti.

27 Mart 2012 / 10:44

http://www.virahaber.com/haber/yavaslayan-dunyada-hizlanan-turkiye-24262.htm

‘‘YAVAŞLAYAN DÜNYADA HIZLANAN TÜRKIYE !’’

VIII. KOBİ Zirvesi-2012  “Küresel Dönüşümde Girişimci ve KOBİ’lerin Risk ve Fırsatları” ana temasıyla ve ‘Yavaşlayan dünyada hızlanan Türkiye!’ vurgusuyla gerçekleşti.

Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler, Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticiler Vakfı (TOSYÖV) önderliğinde yapılan “VIII.KOBİ zirvesi” kamu ve özel kesimin en üst düzeyde kurumsal katılımıyla gerçekleşti.
Küresel Dönüşümde Girişimci ve KOBİ’lerin Risk ve Fırsatları” ana temasıyla toplanan  zirve’de “Küresel Dönüşümde Girişimci ve KOBİ’lerin Risk ve Fırsatları”, “Girişimci ve KOBİ’lere Yönelik Destek ve Teşvikler, “Girişimci ve KOBİ’lerin Rekabet Gücünü Artıran Uygulamalar, “Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun Girişimci ve KOBİ’lere Etkileri, “KOBİ’lerde Bilişimle Dönüşüm ve İnovasyon” konuları ele alınarak KOBİ’ler için dönüşümü esas alan bir yol haritası ve eylem planı oluşturulması için çalışıldı.
Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticiler  Vakfı (TOSYÖV) Başkanı Yalçın Sönmez;
Türkiye’nin dünyanın 17. büyük ekonomisi olmasına rağmen rekabetçilikte 61., inovasyonda ise 67. sırada olduğunu belirtti,bu durumun ancak dönüşen KOBİ’lerle düzeleceğini savunarak sözlerine şöyle devam etti;
KOBİLERİ  DÖNÜŞTÜRMEDEN  DÖNÜŞÜM  OLMAZ
‘‘Türkiye’nin 2023 vizyonunda KOBİ’lerin yeri ve önemi nedir?’’ sorusuna, gecikmeden açık bir yanıt vermek ve gereğini yapmak zorundayız. Türkiye ekonomisinin dinamik uygulama gücü KOBİ’lerde birikmiştir. Bu gücü açığa çıkarmalıyız. Yöntemi, KOBİ’leri dönüştürmektir. Türkiye KOBİ’lersiz gerçek sürdürülebilir ekonomik büyümeyi sağlayamaz. KOBİ’leri dönüştürmedikçe dönüşümden, dönüşüm olmadan da 2023 vizyonundan söz edemez. Buradan hareketle VIII. KOBİ Zirvesi, küresel dönüşüm dinamikleri ile KOBİ’lerimizi bütünleştirmenin güncel KOBİ taleplerine ve imkanlarına yanıt veren bir varyantını oluşturmayı amaçlamıştır.

KOBİLER  İÇİN REFORMLAR
KOBİ’ler yorulursa ekonomi tümden yorulur. Reformlarla KOBİ’lerin önü açılmalı, engelsiz bir koşuya girmeleri sağlanmalıdır. En başta hala, ortak bir KOBİ’lere yaklaşım normu oluşturamamış olan mevcut klasik mali piyasa yapısı geliyor. Sistemde uzun vadeli yatırım kredileri marjinalliğini koruyor. Teminat sorunlarının aşılacağı risk ortaklıkları kurulamıyor. KOBİ bankacılığımız henüz ihtisaslaşma sürecini yaşıyor. Faktoring, Leasing, Kredi Garanti Fonu, KOBİ Borsası, Risk Sermayesi, Melek Sermaye gibi girişimci KOBİ’lere kan verecek finansal araçların yaygın kullanıldığı ortamı yaratamadık. KOBİ borsası işlerlik kazanamadı. Akredite KOBİ danışmanlık hizmetleri de yetersiz kaldı. Vergilendirme sisteminde KOBİ’ler için koruma ve teşvik yok. İstihdam ve enerji maliyetleri KOBİ’ler için hala OECD ortalamasının iki katı mertebesinde. Bir kısmı ancak idari ve yasal reformlarla aşılacak nitelikte olan bu sorunlar VIII. KOBİ Zirvesi’nin gündeminde olacak.

DÖNÜŞÜMÜN AKTÖRLERİ STRATEJİK BÜTÜNLÜK OLUŞTURMALI
KOBİ’lerimizin rekabete ilgileri yoğun, cesaretleri tamdır. Her KOBİ yenilikçiliğin sancısını çekmektedir. Ancak aynı zamanda KOBİ’lerimizin yönetim kapasiteleri düşük, işletme anlayışları, bilişim teknolojilerine, Ar-Ge ve inovasyona yaklaşımları klasiktir. Bu direnç unsurlarını aşmadan KOBİ’lere rekabet gücü kazandıramayız. KOBİ’leri rekabetçiliğe yönelik dönüştürmek için tek tek kurumların kendi başına çabası yetmez. Değişimin kamu, siyaset, özel sektör, üniversiteler, finans kurumları, ticaret ve sanayi odaları, organize sanayi bölgeleri, sektör birlikleri, STK’lar, kalkınma ajansları gibi tüm aktörlerinin ortak bir stratejik yaklaşım üzerinde buluşmaları gerekmektedir. Bu ortak yaklaşımı ortaya koymak ve çözümlerin üretilmesi açısından VIII. KOBİ Zirvesi önemli bir platform teşkil edecektir.

KOBİ KÜLTÜRÜ İNOVASYONA DÖNÜŞTÜRÜLMELİ
Türkiye dünyanın 17. büyük ekonomisidir ama rekabetçilik sıralamasında 61., rekabetçiliğin kaldıracı olan inovasyonda ise 67. sıradadır. Bu negatif tablo KOBİ’lerini rekabetçi yapamadığı içindir. KOBİ’lerimiz babadan öğrenilmiş usul ve yöntemlerle “rekabetçi” olamazlar. Durağanlıktan ve tutuculuktan çıkmış, süreç yönetim anlayışını değiştirmiş, büyüme stratejisini benimsemiş, girişimci olmuş, Ar-Ge ve inovasyona olan ihtiyacını saptamış ve harekete geçmiş, ufkunu küreselleştirmiş, bilişim teknolojilerini profesyonelce kullanan, risk yüklenme kapasitesini büyütmüş, kalifiye eleman çalıştırmayı prensip edinmiş, işletmesinde sürekli eğitimi esas almış, finans yönetimini bağımsızlaştırmış, yeni fikirler üretir ve proje yapabilir duruma gelmiş KOBİ’ler dönüşebilecektir.

VIII.Kobi  Zirvesi başarılı yorum ve tartışmalar,fütüristik yaklaşımlarla Kobi’lerin 2012 eylem planını hem hükümetin hem de özel sektör yönlendiricilerinin  gündemine otomatikman  taşımış oldu.

« Older posts Newer posts »

© 2024 Perihan USTA

Theme by Anders NorenUp ↑