Perihan USTA

Yönetim Danışmanı & Eğitim Bilimci Araştırmacı Yazar,Baş Denetçi

Category: Sanayii (page 2 of 2)

PAZARLAMANIN DENKLEMİ İSTANBUL’DA ÇÖZÜLDÜ!

Management Center Türkiye’nin geleneksel olarak düzenlediği Müşteri Çağında Pazarlama Zirvesi her yıl olduğu gibi bu yıl da dünyanın en ünlü pazarlama uzmanlarını İstanbul’da buluşturdu. “Hello I Love You” sloganı ve “Etkileşim Ekonomisinde Pazarlama” ana teması ile 7-8 Aralık 2011 tarihlerinde İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde gerçekleşen zirvede pazarlama dünyasındaki yeni strateji ve yaklaşımlar ilk kez masaya yatırıldı.
Peter Economides’in başkanlığını yürüttüğü zirvenin ilk günü Management Centre Türkiye Genel Müdürü Tanyer Sönmezer’in açılış konuşmasıyla başladı.  Konuşmasında geleneksel zirvenin bu yılki teması olan “Etkileşim Ekonomisi”nin önemine değinen Tanyer Sönmezer, internetin ve sosyal medyanın insanların hayatına girmesiyle birlikte artık herkesin görmedikleri insanlarla bile etkileşim içerisinde olduklarını, bu değişimin de dünyayı dev bir kafeye dönüştürdüğünü ve bu yüzden Pazarlama Zirvesi’nin sahnesini bir kafe şeklinde tasarladıklarını ifade etti.
Peter Economides: “Türkiye, Avrupa ve Asya arasında diyalog demek”
Sönmezer’in ardından sahneye gelen, zirvenin konferans başkanı ve Apple, Coca-Cola ve Nestle gibi dev markaların, ünlü danışmanı Peter Economides, Türkiye’nin Avrupa ve Asya arasında tam olarak bir diyalog merkezi olduğunu söyledi. Economides, günümüzde online video siteleri aracılığıyla yapılan sıfır maliyetli bir videonun Apple’ın 1984’te ulaştığı 50 milyonluk kitlenin yaklaşık 8 katına ulaşabildiğini vurguladı. Söz konusu videoların herkes tarafından yapılabileceğine dikkat çeken Economides “Ancak çok azımız bu süreci iyi biliyoruz ve daha da azımızın bunu yapmaya yetecek cesareti var” diyerek sözlerini noktaladı.
Pazarlama Gurusu Guy Kawasaki’den “büyüleyici” marka olmanın 4 yolu!
Peter Economides’in ardından sahneye Apple’ın günümüzün en değerli markaları arasında yer almasında büyük pay sahibi olan “pazarlama gurusu” Guy Kawasaki geldi. Kawasaki etkileşim ekonomisinde ayakta kalmak isteyen markaların tüketicileri ile satış odaklı olmaktan ziyade büyülemeye odaklı bir iletişim kurmaları gerektiğini söyledi. Büyüleyici marka olmanın 4 adımı olduğunu vurgulayan Kawasaki bunları “sevilmeyi başarma”, “güvenilirlik”, “kalite” ve “rüyalara hitap etme” olarak sıraladı. Kawasaki sözlerini şöyle noktaladı: “Steve Jobs iPhone 4’ü tanıtırken kendi rüyasını da tanıttı. Sizin de yapmanız gereken tüketicilere alım-satım ve teknik özelliklerden ziyade kişisel ve bu ürünü neden yaptığınızı insani özelliklerle bağlayan bir hikâye anlatmaktır.

Gary Vaynerchuk: “2002’nin pazarlama yöntemlerini bırakın, artık 2012’deyiz!”
Online pazarlama alanında dünyanın en önemli isimleri arasında yer alan Gary Vaynerchuk konuşmasında şunları söyledi: “Günümüz dünyasında tüketiciler içerik bombardımanına tutuluyor ve zamanla bu içeriklerin kuru gürültü olduğunu düşünüp tüketmekten vazgeçiyorlar. İçerik önemini koruyor ancak artık asıl önemli olan şey “bağlam.” Ağızdan ağıza (word of mouth) yayılan yorumlar, tüm geleneksel reklamlardan daha etkili.” Hemen herkesin internetin gerçek gücünü hafife aldığını vurgulayan Vaynerchuk sosyal medya diye bir şeyin aslında var olmadığını, bu terimi insanların internetin bugünkü halini anlatmak için kullandığını ifade etti.

Obi Felten: “3 kavram birbirine yakınlaşıyor: sosyal, yerel ve mobil”
Etkinlikte sahne alan bir diğer konuşmacı Google Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Tüketici Pazarlama Sorumlusu Obi Felten’di. Etkileşim ekonomisine Google’ın nasıl baktığını katılımcılarla paylaşan Obi Felten sosyal, yerel ve mobil kavramlarının birbirleriyle yakınlaşarak yeni dönemin çekirdeğini oluşturduğunu söyledi.

Hamish McRae: “Türkiye 2030 yılında dünyanın en büyük 12 ekonomisinden biri olacak”
Pazarlama Zirvesi’nin önemli konuklarından biri de The Independent gazetesi editörlerinden, finans uzmanı Hamish McRae idi. Dünyada güç dengesinin Batı’dan Doğu’ya kaydığını söyleyen McRae, gelişmiş dünyanın nüfus bakımından yaşlandığını ve Türkiye’nin genç nüfusuyla birlikte son iki senedir oldukça pozitif bir büyüme yakaladığını ifade etti.

Tanyer Sönmezer: “Marka, evvel zaman içinde diye başlayan ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar ile biten bir hikayedir”diyerek
gelecek yılki Pazarlama Zirvesi’nin temasını açıklayarak zirveyi kapattı.

 “SİZİN HİKAYENİZ NE ?”

İŞ DÜNYASINDA FARK YARATANLAR 20. KALİTE KONGRESİ’NDE BULUŞTU

Bu yıl 3 bin kişinin katılımı ile gerçekleştirilen 20. Kalite Kongresi’nde aralarında Güler Sabancı, Bülent Eczacıbaşı, Ali Sabancı ve Serpil Timuray gibi isimlerin bulunduğu konuşmacılar kalitenin fark yaratmak ile ilişkisini anlattılar.
Kongrenin açılış konuşmasını yapan KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Doğan, KalDer’in yirmi yıllık bir geçmişin ardından bugün Türkiye’nin vizyonuna yön veren sivil toplum kuruluşlarından biri haline geldiğini söyledi.

“TÜRKİYE’NİN VİZYONUNA YÖN VERİYORUZ”
İki gün sürecek olan kongrenin açılışında konuşan KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Doğan, merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın 20 yıl önce 1. Kalite Kongresi açılışında yaptığı konuşmadan alıntı yaparak, “Kalite’nin gelişmesi için en verimli ortam serbest rekabet ortamıdır. Avrupa Birliği’ne tam üyelik niyetimizi ortaya koyduğumuzda, bu rekabet ortamında yarışmaya hazır olduğumuzu dünyaya ilan ettik” dedi. Bu cümlelerin bir taraftan KalDer‘in kuruluş nedenlerini açıklarken aynı zamanda, Türkiye’nin serbest piyasa ekonomisine geçiş sürecinin de yol haritasını ortaya koyduğunu ifade eden Hamdi Doğan, “KalDer yirmi yılık bir geçmişin ardından bugün Türkiye’nin vizyonuna yön veren sivil toplum kuruluşlarından biri olarak varlığını sürdürmektedir. Derneğin amacı sadece işletmelerin rekabet ortamına hazırlanması değildir. Türkiye’nin yaşam kalitesinin yükseltilmesine katkıda bulunmak amacını içeren bir zenginliği taşımaktadır” diye konuştu.

YENİLEŞİM ODAKLI BİR YAKLAŞIM
2011 Kalite Kongresi’nde ele alınacak “Fark Yaratmak” kavramının temelde yenileşim odaklı bir yaklaşım olduğunu vurgulayan Hamdi Doğan, “Gelişim sürecinde, büyümeye etkili ve çarpıcı katkılar yapacak bir faktördür. Fark yaratarak büyümeyi ve liderliği sürdürmek, günümüzde pek çok işletmenin vizyonlarına taşıdıkları bir kavram olmuştur. Fark yaratmak çoğu zaman yerleşik ve geleneklere bağlı işletmelerin daha zor başarabildikleri bir yöntem olarak görülmektedir. Kırılganlık noktalarında ise bir çıkış yolu olarak gündeme gelmektedir” diye konuştu.

ERMADEN A.Ş,’de ”Pozitif Yönetişim” toplantıları devam ediyor.

Ermaden A.Ş.Kasım ayı bülteninde de  ifade edilen Pozitif   Yönetişim kapsamındaki  interaktif  toplantılar yönetici düzeyindeki katılımlarla devam etmektedir.

ERDEMİR  MADEN İLETİŞİM  BÜLTENİ–KASIM 2011;

Şirketimizden Haberler…
Şirketimizde ・Pozitif Yönetişim・ toplantıarı kapsamında Yönetim Danışmanı  Sn. Perihan USTA  yönetiminde yapılan interaktif toplantıara, Ekim-Kasım  ayında da devam edildi. Yapılan toplantılara Müdür ve Şef düzeyindeki orta kademe yöneticilerimiz katıldı.

http://www.erdemirmaden.com.tr

http://www.erdemirmaden.com.tr/uploaded/file/kasim2011.pdf

PERYÖN,25. AVRUPA İNSAN YÖNETİMİ KONFERANSI”CONVERGENCE- YAKINSAMA ; İNSAN YÖNETİMİNİN KOLAYLAŞTIRICI ROLÜ”

Türkiye Personel Yönetimi Derneği (PERYÖN) önderliğinde 25. Avrupa İnsan Yönetimi Konferansı, 29-30 Eylül’de Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Kongrede,  Avrupa İnsan Yönetimi Derneği (EAPM) ,Dünya İnsan Yönetimi Dernekleri Federasyonu (WFPM) delegeleri  ve 70’ten fazla ulusal insan yönetimi derneğinin 450 binden fazla üyesini temsil eden WFPMA’nın yedi kıtadan temsilcileri stratejik bir beyin fırtınasında  buluştu.
Konferans  katılımcıları,Anadolu’nun folklorik  ritmi ile kucakladı.
Konferans 29 Eylül’de Avrupa İnsan Yönetimi Derneği Başkanı, Duurstede Groep Kurucu ve Başkanı Pieter Haen, PERYÖN Yönetim Kurulu Başkanı Selen Kocabaş ve işadamı Cem Boyner’in açılış konuşmalarıyla başladı.
YÖNETİCİLİĞİ ve YARATICILIĞI ile meşhur Cem Boyner ,hayatı boyunca yaşadığı deneyimlerle önerilerini destekleyerek bizlerlere de  gerçekçi bir deneyimi  yaşattı.
 ‘’BEN BİR  FİKİR SATICISIYIM’’oturumunda konuşan Cem Boyner; “Fikirlerimizi,heyecanlarımızı satabildiğimiz kadar varız.
Bazen projelerimizi mükemmel olduğundan emin olduğumuz için satamayabilirsiniz. Harika projelerin
kendi kendini satacağından çok fazla emin olmak, o projenin sahipsiz kalmasına neden olabilir.Olağanüstü bir teklifi, olağanüstü fikirleri kendinizden çok emin olduğunuz için küçük bir hata ile mahvedebilirsiniz.’’dedi.
Oturumunu,“Şampiyonları, takipçileri uçurur!” diyerek, yöneticilerin takipçilerinin liderleri öne çıkardığını ve dolayısıyla daha önemli olduklarının mesajının vererek bitirdi.

EAPM Başkanı Pieter Haen ise açılış konuşmasında, konferansın uluslararası piyasalarda başlayan dalga-
lanmanın çalışma hayatına olacak etkisi ve insan kaynakları yöneticilerinin gelecek dönemde önem vermesi
gereken stratejilerin konuşulması için büyük bir fırsat olduğunu söyleyerek başladı.
Haen,”yangın yerine dönen” diyerek altını çizdiği uluslararası piyasalardaki dalgalanmanın işgücü piyasasında da büyük bir etki yaratacağı uyarısında bulundu. İnsan kaynakları yöneticilerinin bu yaşanan dalgalanmanın istihdam ve şirket çalışanlarına etkisi konusunda çalışmalar yapmaları gerektiğini söyleyen Haen, ayrıca gelecek dönemde Dünya’daki yeni istihdam politikalarının da iyi belirlenmesi gerektiğini söyledi.
Avrupa’nın 2030 yılına gelindiğinde, büyümesini sürdürmesi için 45 bin yeni istihdama ihtiyacı olacağını, ancak mevcut nüfus artışının bu olanağı sağlamadığını belirten Haen, insan kaynaklarının artık küreselleşen Dünya’da farklı demokratif yapıdaki çalışanları ve yetenekleri nasıl şirketlere getireceği yönünde çalışma yapmaları gerektiğini belirtti.
Konferansın ikinci günü İş Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Ersin Özince‘nin İstanbul Finans Merkezi konulu konuşması ile katılımcıları bilgilendirdi.
Psikolojinin Indiana Jones`u olarak tanınan Klinik Psikolog Dr.Robert Biswas-Diener “İş yerinde cesur olmak” başlıklı oturumuyla, “Para,Kariyer ve Mutluluk” konusundaki farklı yorumlarını paylaştı.
Konferansın kapanış konuşmasını ise 30 Eylül Cuma günü “İşyerinde Eğlenmenin 301 Yolu” kitabıyla dünyada yeni bir akımı başlatan ünlü danışman yazar Leslie Yerkes yaptı.
Yerkes, pozitif, yüksek performanslı işyeri kültürü ve işyerinde eğlence konularında ileri gelen bir uzman olarak tanınıyor. Leslie Yerkes ‘’Eğlencenin başarılı kültürleri nasıl desteklediğini belirterek,  kurumların eğlenceyi çalışan ve müşteri sadakatini artırmak, bireyleri ve ekipleri motive etmek olarak kullanabilecekleri yönünde yeni bir akım olarak uygulandığını’’ifade etti.

Her yıl olduğu gibi bu yılda sektörün ilgisini çekmeyi başaran PERYÖN ,
Gelecek vizyonlarında  ‘’İNSAN  KAYNAKLARININ  EGO ÇATIŞMALARINI  EN AZA İNDİRGEYİCİ  YÖNETİM VE İLETİŞİM  YÖNTEMLERİ’’  üzerinde yoğunlaşmaları durumunda  sektöre önemli bir katma değer sağlayabilir.

19.Dünya İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kongresi

“İNSANI  TEMEL  ALAN  BİR  EKONOMİK  SİSTEM  İNŞA  ETMELİYİZ”

19. Dünya İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kongresi 11-15 Eylül tarihlerinde İstanbul-Haliç Kongre Merkezi’nde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapıldı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının ev sahipliğinde, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Uluslararası Sosyal Güvenlik Kuruluşları Birliği (ISSA) işbirliğiyle Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen “19. Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi” ülkemizin tanıtım filminin sunulduğu açılış töreni ile başladı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kongrenin açılış töreninde, İstanbul’un kongre turizminde dünyanın en önemli merkezlerinden biri haline geldiğini ifade ederek kongreye damgasını vuran,

“İNSANI TEMEL ALAN BİR EKONOMİK SİSTEM İNŞA ETMELİYİZ’’ sözleriyle devam etti.
Başbakan Erdoğan “İnsanın önemsenmediği, yaşamın ve sağlığın ihmal edildiği, temel hak ve hürriyetlerin kolayca yedeğe alındığı bir ortamda, huzurdan da refahtan da bahsedilemez. Dünya ülkeleri olarak, insana kıymet veren, insanı temel alan, insanlar arasında ayrım yapmayan, adaletten asla taviz vermeyen bir ekonomik sistem inşa etmeliyiz. İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili konuların gelişimini de böyle bir çerçeveden değerlendirmemiz mümkündür. Batı tarihinde köleliliğin kaldırıldığı doğrudur, ancak emek üzerindeki sömürüye hala tam olarak son verildiğini söylemek mümkün değildir. Dünya genelinde, çalışma sürelerinden emek ücretlerine, iş güvenliğinden sosyal güvenlik uygulamalarına kadar birçok alanda ciddi sorunlar olduğu bir gerçektir. Bu sorunların çözümü, insanlık olarak üzerimizden bir borcu düşüreceği gibi, ülke ekonomilerine de olumlu şekilde yansıyacaktır. Bugünün dünyasında tüketicilerin çevre ve iş güvenliği gibi konulara büyük bir hassasiyet göstermeye başladıklarını hatırlamamız gerekiyor. ” dedi.

Sözlerine DÜNYA EKONOMISI ile ilgili yorumlarıyla devam eden Başbakan Erdoğan,‘’Dünya ekonomis son yıllarda, üzerinden kara bulutların dolaştığı bir dönemden geçmektedir. 2008 yılının sonlarında ortaya çıkan küresel finans krizinin etkilerinin hala belli ölçüde devam etmektedir.Bu krizin arka planını incelediğimizde, krizin ekonomik nedenleri kadar, siyasi ve ahlaki boyutunu da nazarı dikkate almamız gerektiğini düşünüyorum. Krizin altyapısında sonu gelmeyen bir tüketim ve kazanma hırsı, israf kültürü, devletlerin halklarından bilgi saklaması gibi gayri ahlaki tutum ve davranışların olduğunu da kabul etmek gerekiyor” dedi.

‘’İSTİHDAM ARTIRICI POLİTİKALAR ÜRETMEK’’
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ülke ekonomilerinde bir yandan istihdam artırıcı politikalar üretilirken aynı paralelde istihdam şartlarının iyileştirilmesi gerektiğini ifade ederek konu yaklaşımına şöyle devam etti.
“Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi’nde masaya yatıracağımız konuların, paylaşacağımız bilgilerin ve kuracağımız yeni işbirliği alanlarının bu açıdan çok önemli olduğunu ifade etmek isterim. Uluslararası Çalışma Örgütünün tahminlerine göre, dünyada 1, 2 milyarı kadın olmak üzere 3 milyar civarında bir iş gücü bulunuyor. Sadece bu rakam dahi, çalışma hayatında yapılacak her iyileştirmenin dünya üzerindeki herkesi yakından ilgilendirdiğini ortaya koyuyor.
Dünyada her gün yaklaşık 1 milyon iş kazasının yaşanması, dünya ekonomisine, toplam gayrisafi hasılanın yüzde 4’ü kadar bir maliyet oluşturuyor. Bunun da ötesinde, iş kazası ve meslek hastalıkları sonucu her yıl 2, 3 milyon insan, maalesef hayatını kaybediyor, çok daha fazla insan ise sakat kalıyor. ”
SONUÇ ANALİZ;
Türkiye, iş kazaları ve meslek hastalıklarının en yüksek olduğu ülkelerinden birisi.
Resmi kayıtlara göre 2000-2009 döneminde Türkiye’de 784 binden fazla iş kazası olmuş ve bu kazalarda 10 binin üzerinde emekçi yaşamını yitirmiş.
Resmi kayıtlara girmeyen iş kazaları ya da meslek hastalıkları nedeniyle ölen ve sakat kalan emekçilerin sayısını tahmin edebilmek ise neredeyse imkansız.
Bu gerçekler göz önünde bulundurularak kongre sonucunda etkin bir deklarasyon yayınlanarak kamu ile paylaşılması ve uygulamaya konulması kongrenin beklenen verimi oluşturması açısından önem arz etmektedir.

Newer posts

© 2024 Perihan USTA

Theme by Anders NorenUp ↑