KÜRESEL YENİ  GERÇEKLERLE  2023’E DOĞRU

21-22 Nisan tarihlerinde ‘’FORUM İSTANBUL 2011’’de tartışıldı.
“Küresel Yeni Gerçeklerle 2023’e Doğru”  kapsamında, küresel mali krizin etkileri ve mevcut durum, kriz sonrası piyasalar ve finansal istikrar, dış ticaret ve yatırım ilişkilerinde yeni dinamikler, ekonomik ve politik denge arayışları, geleceğin şehirleri, çevreci ve sürdürülebilir büyüme gibi konular farklı alanlardan çok sayıda uzman tarafından ele alındı.
Açılış konuşması  Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından yapıldı.
Forum İstanbul konferansının geleneksel  bir buluşma ve paylaşım ortamı haline geldiğini belirten Sn.Babacan,Türkiye’nin gelecek ajandasını paylaşırken,AB’nin  Türkiye için bir ölçüt olduğunu belirterek Norveç modelini işaret etti.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, “AB hedefinin gerçekleşmesi gereken bir hedeftir. Belki Norveç gibi oluruz, dışarda kalırız, belki AB’nin aklı başına gelir’’ dedi.
2008-2009 Küresel Mali Krizi’nin bir milat olduğuna değinen Babacan, her şeyin iyi gittiği dönemlerde uzun vadeye bakmanın kolay olduğunu belirterek,”Günlük politikalar önemli ama eğer kendinize uzun vadeli gerçekçi hedefler koymazsanız başarı zorlaşıyor” dedi.
ABD’de bütün politikaların kamu borcunun artış hızının yavaşlatılması üzerine kurulduğunu, Japonya ve AB ülkelerinde de durumun farklı olmadığını anlatan Babacan, gelişmiş ekonomiler için sıkıntılı bir dönem içinden geçildiğini ve daha dikkatli tedbirlerle yürümek zorundayız diyerek sözlerine şöyle devam etti;
Bugünlerde ileriye doğru hesap kitap yaparken karşımıza çıkacak farklı senaryolara karşı tedbirli olmamız gerekir.Ülkelerdeki gelişmeler o ülkedeki siyasi iradenin alacağı kararlarla ilgilidir.Pek çok ülkede gerektiği halde adım atılamamaktadır. Gelişmiş ekonomilerin pek çoğunun başında çok zayıf yönetimler işbaşında…”
2023’ün Türkiye’sinde vergi  reformuna dikkat çeken  Babacan, bu konuda önümüzdeki dönemde çalışmaların yoğunlaşacağını  belirtti.Enerji alanındaki çalışmalara da  değinen Babacan, “Bütün tartışmalara, bütün spekülasyonlara rağmen Türkiye’de nükleer enerji kullanımını yaygınlaştırmamız gerekiyor” dedi.
AB, BİZİM İÇİN  ÇOK  ÖNEMLİ  BİR  ÖLÇÜT
Babacan,Türkiye’nin AB üyelik süreciyle ilgili  şunları kaydetti:
“AB hedefimiz, başarı için en önemli dış çıpadır. Ekonomik konularda AB’den öğreneceğimiz şeyler azaldı. Ancak bir demokraside, bir temel hak ve özgürlüklerde, bir yargı sisteminde henüz AB standartlarından uzağız. Bizim için dışsal bir çapa olmadan bu konularda reform yapmamızın ilerde daha da zorlaşacağını düşünüyorum.Yeni riskleri erken tedbirlerle önleyeceğiz.
2010 yılının tüm dünyada kriz henüz etkisini ciddi şekilde hissettirmeye devam ederken, Türkiye’nin olumlu bir şekilde ayrıştığı yıl olduğunu dile getiren Babacan, şöyle devam etti:
” 2011 ve ötesine baktığımızda geçen yıllarda kaydettiğimiz  büyümenin sürdürülebilir olması çok önemli. Bir yandan hızlı büyürken, bir yandan riskleri biriktirmemeye, ileriye doğru muhtemel sorun alanları oluşturmamaya da dikkat etmemiz gerekiyor.
Pek çok tedbir aldık ama bunların hepsi Türkiye’nin uzun vadedeki selameti  için. Arzu ettiğimiz, hayal ettiğimiz 2023 yılının istikrarlı, güçlü Türkiye’si için…
Türkiye’nin 2023 hedefleri ile dünyanın ilk 10 ülkesinden biri olma hedefine değinen Babacan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“2008 ve 2009 krizi, bizim bu hedefimizi biraz daha kolaylaştırdı. Hangi ülkeleri geçmemiz gerekiyor? Geçeceğimiz ülkeler ağırlıklı olarak gelişmiş ekonomiler… Gelişmiş ülkelerin ileriye doğru büyüme hızı artık eskiye göre daha düşük oranlarda öngörülüyor. Pek çok gelişmiş ülkenin potansiyel büyüme oranı bu krizde düştü. Dolayısıyla bu kriz, aslında ilk 10 hedefimizi biraz daha kolaylaştırmış görünüyor. Ama hangi şartla? Kendi içimizde istikrar ve güven ortamını korumamız ve reformlarımızı gerçekleştirmemiz şartıyla…” şeklinde konuştu.
2023 hedeflerine ulaşmak için Türkiye’nin gerçekleştirmesi gereken reformlara da değinen Babacan, “Önümüzde en önemli reform alanlarından biri eğitim ve iş gücü piyasasıyla ilgili konular.Eğer 2023 yılında Türkiye’nin işsizlikte yüzde 5 hedefine ulaşmasını istiyorsak,  bazı alanlarda reform yapmalıyız.
Çalışma saatlerinde indirime giderek istihdamı artıralım, iş gücü piyasasının esnekleştirelim. Türkiye’de ortalama haftalık çalışma süresi 49 saat. 49 saat çalışma yerine 45 saate inerse işveren 100 kişi değil, 105-106 kişi çalıştıracak ama bunu tercih etmiyor. Şimdi bizim ortalama süresini azaltabilmemiz, işverenlerin mevcut elemanlarını çok çalıştırma yerine yeni eleman almayı daha kolay hale getirmemiz, Türkiye’de işsizlikle mücadelede en önemli enstrümanlardan biri olacak. 49 saatten 45 saate inmesinin işsizlik üzerinde 3, 4, 5 puan bile etkisi olabilir, eğer doğru bir çizgi izlenirse” değerlendirmesini yaptı.
IMF’TE İKİ KOLTUĞUN BİRİ BİZİM
IMF’nin yönetiminde 7 gelişmiş Avrupa ülkesinin koltuğu bulunduğunu hatırlatan Babacan, G20’de alınan karar gereği 7 koltuğun 5 koltuğa ineceğini söyledi.