Sadece zihinsel faaliyetleriyle bilimi yönlendiren ünlü fizikçi Stephen Hawking, “Zihin Mühendisliği” projesi araştırmalarımdaki “zihinsel faaliyetlerimizle “ ilgili gerçekleri kuvvetle destekliyor ve örnek teşkil ediyor..
Zihnin dengeli kullanımını şart koşan “Zihin Mühendisliği” projesi bu yüzden bilinmeli, önemsenmeli.

SHEWKINGThe Times gazetesine konuşan ünlü teorik fizikçi Stephen Hawking, Dünya ve insanlığın gidişatının insanların saldırganlık içgüdülerinden dolayı kaygı verici olduğunu belirtti.Hawking’e göre insanın saldırganlık içgüdüsünün teknoloji nedeniyle bir yıkıma dönüşebilmesinin söz konusu olduğunu belirterek, teknolojinin kontrol altına alınması gerektiği uyarısında bulundu ve ekledi; Medeniyetin başlangıcından beri saldırganlık hayatta kalmak için işlevli. Ancak şimdi, bu saldırganlığın nükleer ya da biyolojik savaş yoluyla bizi yok etmesi mümkün. Mantığımız ve aklımız yoluyla, bu içgüdümüzü kontrol etmemiz gerekiyor.”Bu kontrol ise “zihinsel denge” ile sağlanıyor.
Hawking’in bu sözleri, onun hastalığıyla gizemli bir kişilik oluşturmasının gizemine dikkatimi çekti. Stephen Hawking 1960’ların başında 21 yaşındayken tedavisi olmayan Amyotrofik lateral skleroz (Als) hastalığına yakalandı. Motor nöronların zamanla yüzde seksenini öldürerek sinir sistemini felç eden, ancak beynin zihinsel faaliyetlerine zarar vermeyen bu hastalık ile Hawking tekerlekli sandalyede yaşamaya mahkûm oldu.Ünlü fizik-bilim insanı, 1985 yılından bu yana sesini de yitirmiş olduğundan dolayı koltuğuna yerleştirilmiş, yazıları sese dönüştürebilen bilgisayarı sayesinde insanlarla iletişim kurabiliyor. Zihinsel faaliyetleriyle dünyadaki varlığını sürdürüyor.
Prof. Paul Kroll’un (Michigan Üniversitesi) dediği gibi, “insanın saklı evreni zihin keşfedilmeyi bekliyor”.
Hewking, bugün dünyada yanlızca zihinsel faaliyetleriyle dünyaya yön veren, bilimsel çalışmalar yapan , zihnin önemini bu çalışmalarıyla vurgulayan yaşayan bir MUCİZE.
Zihinsel çalışmalarıyla, evrenin bilinen en kışkırtıcı sırlarına kapı aralıyor.

Yaklaşık 24 yıldır araştırdığım ve “Dünyayı insan için anlamlı kılan nedir? “ sorusuna cevap veren tek gerçek ”insanın saklı evreni zihin” oldu.
Araştırmalarımı ve analizlerimi topladığım “Zihin Mühendisliği” projesi, insanın er veya geç farkında olmasını gerektiren yöntem ve teknikleri içeriyor.

2001’nin Ocak ayında, Türk Patent Enstitüsünden “Marka Tescilini” aldığım bu proje, şirketlerin ve bireylerin, uygulayacakları ve kuracakları sistemlerde, şirketlerin “Sürdürülebilir Karlılık- Performans” için ve “Yeni Çağ”ın ana prensibi olan “Yeni Bilinç” için, öncelikle “Zihinsel Sistemlerin” kurulmasının gerekliliğini önemle vurguluyor.
Bu bir zorunluluk değil ama önemli bir gereklilik.
21.Yüzyılın agresif iş dünyasında var olabilmenin gerekliliği.
Çünkü gittikçe karmaşık hale gelen dünya düzeninde geleceğin iş gücü ciddi bir tehdit altında.
Eski zihin yapısı yok artık.
Yeni Dünyanın 3 odağı; Yeni Normal, Yeni Denge ve Yeni Zihin
Yani yeni dünya anlayışı bize diyor ki, şirketlerde daha nitelikli iş gücünün oluşturulması için öncelikle “zihinsel denge ” şart.
İnsanoğlunun doğuştan sahip olduğu şifreli hazine olan zihin, insanın saklı bir evreni.
Zihin şifresi çözüldükçe, büyüyen, güzelleşen ve anlam taşıyan bir evrene dönüşür.
Bu evren bizden sadece bir tek şey bekler;
Zihinsel oyunların kuralını bilmek ve bu oyunları kurallara göre oynamak.
Zihin insanoğlunun yaşamına kumanda eden bir makine ve 24 saat hiç durmadan çalışır.
Ölüme kadar durmak nedir bilmeden çalışan ve açma kapama düğmesi olmayan zihin, disipline edilmek zorundadır, çalışma prensibi bunu gerektirir çünkü zihin bir yazılım programı gibi çalışır.

Albert Einstein’ın,“Tanrı’nın zihnini bulmak isterdim, geri kalanlar detaydır ” derken, yüzyıllar önce zihnin önemini vurgulamaya çalışmış ve bilimsel çalışmalarını zihinsel denge üzerinden yürütmüştür.

Bu bağlamda “Zihinsel Denge” şifresini formüle eden, “ZİHİN MÜHENDİSLİĞİ” projesini şirketlerde “Eğitim ve Konferans” dizisi olarak sunarken, aynı isim adı altında kitap çalışmalarımda yayınlanmak üzere devam ediyor.