Perihan USTA

Yönetim Danışmanı & Eğitim Bilimci Araştırmacı Yazar,Baş Denetçi

Category: Uncategorized (page 9 of 9)

KEVIN ROBERTS’in’’ KATILIM VE DENEYİM EKONOMİSİ’’

11.Pazarlama Zirvesine, KEVIN ROBERTS’in’’ KATILIM VE DENEYİM  EKONOMİSİ’’  damgasını vurdu.
İş dünyası 8-9 Aralık tarihlerinde Management Centre Türkiye tarafından Lütfi Kırdar’da bu yıl on birincisi gerçekleştirilen Müşteri Çağında Pazarlama Zirvesi’nde buluştu.
 “Düşünüyorlar mı? Hissediyorlar mı?” temasıyla müşteriyi hayatın merkezine koyan  Pazarlama Zirvesi’ne ülkemizin ve dünyanın önde gelen iş, strateji ve pazarlama liderleri  katıldı.
Zirve bu yıl da, yeni dünya düzeninde yeni pazarlama sistemlerini ele alan liderlerin  yaklaşımlarıyla önemini bir kez daha vurgulamış oldu.
 
Magnus Lindkvist’in konferans başkanı olduğu Zirve’ye konuşmacı olarak katılan Kevin Roberts, Lovemarks’ın pazarlamaya olan yaklaşımından ve dijital gelecekte kazanmanın esaslarını anlatarak sözlerine şöyle devam etti.
‘’Dikkat ekonomisinden cazibe ekonomisine ve daha sonraki süreçte de  KATILIM EKONOMİSİNE hızlı bir geçiş yaptık.HAYAT PAYLAŞMAK İÇİNDİR
Tüketicilere  deneyim yaşatarak duygularını harekete geçirin ve  katılımlarını  sağlayın.’’
‘’DOT-Do One  Thing’’ile şirketlerin ve çalışanların bu ilke üzerinden hareket etmeleri gerektiğini ifade eden  Kevin Roberts,  ‘’ Dünyaya iyi bir yer haline getirmek için  bir şey yapın ‘’dedi.
 
Management Centre Türkiye Genel Müdürü Tanyer Sönmezer, “Duygulara Hükmedin” başlıklı konuşmasıyla müşterilerin duygularına odaklanmayan şirketlerin geleceğinin olmadığının altını çizdi. “Ürün ya da hizmetiniz müşterinizde hangi duyguları yaşatıyor hiç düşündünüz mü? Aslında birçok duygu olsa da tüm duygular altı temel duygudan oluşuyorlar. Onlara hükmettiğinizde ve yönettiğinizde işiniz çok kolay.
ALTI SİHİRLİ DUYGU İSE AŞK, ÖFKE, KORKU, ARZU, NEŞE VE HÜZÜN.
Müşterileriniz bu duyguların hangileri ile acaba hangi ürünleri ya da hizmetleri satın alıyor?” diyen Sönmezer bu altı duygunun tüketim tercihlerini ve müşteri davranışlarını nasıl şekillendirdiğini ve müşteri deneyimlerini tasarlarken duygulara odaklanmanın getirdiği faydaları anlattı.

“Dört ana başlık belirledik: Duygular, sadelik, özgün olmak ve kolaylık. Bugün müşterilerin ürün ve hizmetlere sadakatinin bir ömür boyu sürmesi pek mümkün değil, çünkü işin içine duygular girdiği zaman duyguların daima bir sebebi olması gerekmiyor. O nedenle danışma kurulumuzun belirlediği dört ana başlıktan biri duygular. Diğer yandan karmaşık bir sığlık yerine sade bir derinlik olmalı diyoruz. Bunu yaparken de özgün olabilmeli müşteriye sunulanlar. Dolayısıyla üçüncü boyut özgün olmak. Dördüncü boyut ise kolaylık olarak belirlendi bu yıl. Bu kadar zorlukla dolu bir dünyada kolaylık fark yaratmalı diye düşündük. İşte tüm bunları yaparken adını da değiştirdik konferansımızın yeni dünya düzeninde müşteriyi hayatın merkezine koymadan başarı gelmeyeceği için artık zirvemizin adı Müşteri Çağında Pazarlama Zirvesi oldu. Bu çağı hep birlikte yaşarken zirvemizin pazarlama ve iş dünyasına daha çok destek olması arzu ediyoruz.”

Bu yılki Zirve’de müşteri deneyimi, duygular, değişen tüketici davranışları, yeni tüketim modelleri, dijital ve sosyal pazarlama ve Türkiye’den başarı örnekleri öne çıkan konular arasında yer aldı.

SAP BusinessObjects Forum 2011, İŞ DÜNYASINDAKİ DEĞİŞİMİN YOLUNU AÇTI

Dünyanın lider kurumsal uygulama yazılımları sağlayıcısı SAP, 4 Mart’ta üçüncüsünü düzenlediği “SAP BusinessObjects Forum 2011” etkinliğinde rekabette üstünlük sağlamak için gereken yeni teknolojiler ve trendleri 1.000’i aşkın katılımcıyla buluşturdu.
Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can Sağlık ve İş Zekası alanında dünyanın önde gelen uzmanlarından Timo Elliott gibi etkili isimlerin konuşmalarıyla renklenen etkinlik, SAP uzmanları dışında Türkiye ve dünyanın önde gelen şirketlerinin gerçekleştirdiği 42 sunumla, teknoloji alanındaki en büyük etkinliklerden biri oldu.
SAP, “Değişimin Yolu Açık” sloganıyla 4 Mart Cuma günü düzenlediği SAP BusinessObjects Forum 2011’de Analistler, Finans/Bütçe planlama, Strateji ve Risk Yöneticileri ile CTO’lar başta olmak üzere farklı sektörlerdeki pek çok karar verici ve üst düzey yöneticiyi ağırladı. Swissotel The Bosphorus’ta gerçekleşen etkinlikte ziyaretçilerle, artan rekabet ortamında başarılı bir değişimin anahtarı olan “BİLGİYİ DOĞRU YÖNETMEK” ve “DOĞRU KARAR VERMEYE GİDEN YOLU HAZIRLAMAK” konularında iş dünyasından başarı hikayeleri ve teknoloji sunumları paylaşıldı.
SAP Türkiye COO’su Uğur Candan yaptığı açılış konuşmasında: “Artık iş dünyasında en doğru kararı, en hızlı vermek kritik önem taşıyor. Yeni nesil İş Zekası çözümlerimizle, veri analizini 350 kat hızlandırarak, adeta düşünce hızına ulaştırmayı başardık. İş süreçlerine teknolojiyi en doğru şekilde adapte edenler yeni neslin kazananları olacak,” şeklinde konuştu.

Değişimin öncüleri etkinliğe damgasını vurdu: Eyüp Can Sağlık ve Timo Elliott
Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği görevini Eylül 2010’dan itibaren devralan Eyüp Can Sağlık,
“SAP BusinessObjects Forum 2011”de büyük bir değişim geçiren Radikal Gazetesi ile medya dünyasına yepyeni bir boyut getirirken karşılaştığı zorlukları, karar alma süreçlerini ve değişimi yönetmeye ait detayları, dinleyicilerle paylaştı.

Analitik ve sosyal medyadaki yenilikleri yakından takip eden ve uluslararası konferansların popüler konuşmacılarından biri olan SAP BusinessObjects Stratejik Pazarlama Direktörü Timo Elliott ise iş zekası projelerinin kurumsal hayatta ve gündelik yaşantıda nasıl değişiklikler yaratacağını, iş uygulamalarından sosyal medyaya kadar birçok ilgi çekici kullanım alanından örnekleri paylaştı. Facebook ve Twitter gibi sosyal medya uygulamalarıyla entegre çalışarak müşterilerden gelen dilek ve şikayetleri otomatik tespit eden CRM çözümleri gibi SAP’nin iş zekasını sosyal medya uygulamalarıyla buluşturan çözümleri yenilik arayışındaki Türk iş dünyasından büyük ilgi gördü.

Sonuç bildirgesi:
Bilginin stratejik, operasyonel ya da taktiksel  her seviyedeki efektif kullanımı, rekabetin arttığı bir ortamda fark yaratmak için kilit bir rol oynuyor.
 Bu  bağlamda SAP BusinessObjects Forum 2011, hızlı ve etkili kararlar alarak rekabetçi bir üstünlük kazanmak için doğru bilgiye nasıl kolayca ulaşılacağı,firmanız hangi ölçekte olursa olsun; ister genel müdür, ister karar verici ya da karar etkileyici olun, kurumunuzun her gün karşılaştığı zorluklar ve fırsatlar için yeni bakış açıları kazanabilmek açısından efektif bir paylaşım ve bilgilendirme ortamı sunmuştur.

“DEĞIŞIM LIDERLERI ZIRVESI” İSTANBUL DÜNYA POLITIK FORUMU 2011

İstanbul Kongre Merkezi’nde 14 – 15 Mart 2011 tarihlerinde  açılış konuşmasını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı zirve, dünyanın farklı bölgelerinden ekonomi, siyaset ve bilim dünyasının önde gelen isimlerini bir araya getirdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ,  ”Değişim Liderleri Zirvesi” açılışında yaptığı konuşmada,  Mevlana’nın  önemli bir deyişini dile getirerek, ”Düne ait her şey, dünle beraber gitti. Şimdi yeni şeyler söyleme zamanı. Şimdi; insanların, demokrasi, hak, refah taleplerini karşılama zamanı. Her şey nasıl süratle değişiyorsa siyasette de bir güncellemenin sürekli daim olduğunu akıldan çıkarmamak gerekiyor. ” dedi ve Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğinin, medeniyetlerin tanışması, kaynaşması, aradaki duvarların yıkılması adına son derece önemli bir süreç olduğunu da vurguladı.
İki gün süren kongrenin oturumlarında, “Türkiye’nin Yeni Rolü ve Bölgesindeki Etkileri”, “Modern Çağda Liderlik Neden Uluslararası Olmak Zorunda?” “Yeni Bir Bakış Açısıyla Kalkınma”, “Ortadoğu Bakışı Mümkün mü?”, “Yeni Finans Merkezi İstanbul”, “Küresel Ekonominin Geleceği”, ‘Farklı İnançlar, Ortak Değerler”, “Balkanlar ve Türkiye Geçmişten Geleceğe”, “21. Yüzyıl Çevre ve Ekonomi Stratejileri”‘’Küresel Değişimler ve Yeni Dengeler’’, “Ortadoğu’da Tarihsel Değişim- Ortadoğu’yu Neler Bekliyor?”, “Bölgesel Güvenlik-Küresel Enerji”,”İnsanlığın Geleceği”,”Dünyayı Değiştiren Medya”, “Küresel Ekonominin Geleceği”, “Kültürel İletişim”, “Politik, Ekonomik İşbirliği”, “Dünya Piyasalarını Neler Bekliyor?, “Medeniyetler Arası İlişkilerde Değişim”, “Uluslararası Diplomasinin 5 Kuralı” konuları ele alındı.

Zirvenin 2.gününde değerli liderlerimizin başkanlığında gerçekleştirilen oturumlarda ise verilen mesajlar tıpkı bir siyaset dersi niteliğinde idi.
Sn.Bülent Arınç(T.C.Devlet Bakanı ve Başb.Yardımcısı),Sn.Egemen Bağış(T.C. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci),Sn.Mehmet Şimşek (T.C.Maliye Bakanı) bir yandan katılımcıları aydınlatırken diğer bir yandan da siyasi ders niteliğinde önemli deneyimlerini paylaştılar.

Birleşmiş Milletler 7. Genel Sekreteri Kofi Annan’ın “Uluslararası Diplomasinin 5 Kuralı” konulu oturumunda değişimin yönetilmesi gerektiğinden önemle bahsetti.
“ULUSLARARASI DİPLOMASİNİN 5 KURALI”
Eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki gelişmelere ilişkin, “Bu insanlar hukukun üstünlüğünü, insan haklarına saygıyı istiyorlar. Bu taleplerin cevabı reformdur” dedi.
 Annan, Değişim Liderleri Zirvesi’nin “Uluslararası Diplomasinin 5 Kuralı” konulu son oturumunda yaptığı konuşmada, bugünlerde dünyada değişimin çok hızlı olduğunu söyledi.
 Annan 6 temel tehditten bahsetti.
1-Devletler arasındaki savaş 2- Devletler içerisindeki iç savaş 3- Yoksuluk  4-Salgın hastalıklar 5- Çevresel bozulma, nükleer, kimyasal silahlar, terör  6- Uluslararası organize suçlar.   
Annan, bu yüzyılın ilk 10 yılında bütün bu risklerin farklı formatlarıyla karşı karşıya kalındığını, herkesin çok hassas olması gereken bir dünyada yaşandığını vurguladı.

İklim değişikliği konusunda gerekli önlemlerin yeterince alınmadığına değinen Annan, “Bu durumda her zaman en fakir ülkeler büyük zarar görüyor. Aslında onların çevre kirlenmesi üzerinde pek etkileri yok. Kirletenlerin bunun bedelini ödemesi gerektiği kavramı önemli. Fakir ülkelere çifte cezalandırma uygulanmamalı” diyerek sözlerine şöyle devam etti, ‘’Bugünün dünyasında uluslararası ilişkilerin devletler arası ilişkilerle sınırlı değildir.Halklar arası temaslar önemsenmeli ve günümüzde  bazı devletler  bunu göz ardı etmektedir . Piyasaların küreselleştiği ortamda yaşanılmakta ancak mevzuatlar yerel kalmıştır ve bu durum sürdürülebilir değildir.G20 üyelerinin G8’in yerine geçmesi  dünyanın değiştiğini kabul etmemize dair önemli bir göstergedir. Kurumlar da sonunda değişecek. Belki Güvenlik Konseyi gibi IMF, Dünya Bankası gibi kurumlarda da reform olması gerekecektir. Henüz bu reform gerçekleşmedi. Bu ayrıcalığı elinde tutan ülkeler bundan vazgeçmezlerse çok büyük gerilimler ortaya çıkacak” diye konuştu.
    
  “DEĞİŞİM İNSANLARIN VE ÜLKENİN ÇIKARIYLA DOĞRU ORANTILI YÖNETİLMELİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİR  ORGANİZE REFORMLAR YAPILMALI ”
   Kuzay Afrika ve Ortadoğu’da yaşanan gelişmelere işaret eden Annan, şunları ifade etti:
 “İnsanlar değişim için uğraşıyorlar, daha iyi yönetişim için savaşıyorlar ve kimin tarafından yönetildiklerini kendileri belirlemek istiyorlar.Devletler insanların refahına odaklanmalı, azınlıkların ihtiyacına değil. Bu insanlar hukukun üstünlüğünü, insan haklarına saygıyı istiyorlar. Bu taleplerin cevabı reformdur. Soru artık ‘reform olsun mu olmasın mı?’ değil, reforma başlamak ve sürdürülebilir organize reformlar yapmak olmalı. Değişim için baskı durdurulamaz ama nereden başlamak lazım? Değişimin yönetilmesi gerekiyor ve öyle inanıyorum ki değişim insanların ve ülkenin çıkarıyla doğru orantılı yönetilecek.
Bir lider, liderlik vasıflarını yerine getiremiyorsa, o zaman o insanlar yönetimi ele alır, liderler insanları takip etmek zorunda kalır. Devletlerin yurttaşlarına koruma sağlaması gerekir. Kanun karşısında herkes eşit olmalı. İstikrarlı ortam bu şekilde ortaya çıkar ve böylelikle bütün faaliyetler barışçıl bir ortamda yürütülebilir. Vatandaşlar için yaratıcı enerji ortaya çıkar ve istihdamı artırıp kalkınmayı hızlandırmış olurlar.Bütün bunlar hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına saygıya dayanmalı. Uzun vadeli güvenlik, kalkınma olmadan sağlanamaz, uzun vadeli kalkınma da güvenlik olmadan olmaz.’’
        
    ” TÜRKİYE İLGİNÇ, DİNAMİK BİR ÜLKE. BİRÇOK DEĞİŞİKLİKTEN GEÇTİ VE HALA DA GEÇİYOR ”    
   Kofi Annan konuşmasında , Türkiye’nin uluslararası siyasetteki rolüne ilişkin olarak şu yorumda bulundu:
   “Türkiye ilginç, dinamik bir ülke. Birçok değişiklikten geçti ve hala da değişikliklerden geçiyor. Doğu ile batıyı birleştiren,bunun yanı sıra çok fazla sunacak şeyi olan bir ülke. Aynı zamanda AB’ye başvurarak reformları daha da ileriye götüren bir ülke. Umuyorum ki bu reformlar devam edecek. Burada küresel sorunlar da tartışılıyor. Türkiye’nin o noktada önemli rol oynadığını görüyoruz. Türkiye, bu bakış açısını sunabilen, Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu bir  ülke. Laik bir devlet, bu da çok önemli. Mısır ve Tunus’ta olan gelişmeler açısından bazıları onlar için bir model olabileceğini düşünüyor. Bütün gruplara ev sahipliği yapabilecek bir toplumun yaratılabileceğini öne sürüyorlar. Bölgelerin ve farklı grupları, farklı kültürleri temsil eden ülkelerin bir araya gelip  uluslararasıdüzeyde  toplanması gerekiyor. Türkiye’nin de böyle potansiyel rolü var, zaten G20’de yer almaktadır. Çok önemli ekonomik rolü de var hem ülkede, hem de ötesinde.”

 “Değişim Liderleri Zirvesi” nin kapanış konuşmasını Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülen Arınç yaptı.
Bülent Arınç konuşmasında,’’Değişim Liderleri Zirvesi”nin sürekli hale getirilmesinin önemine değinerek, “Değişim Liderleri Zirvesi, dünyanın ve bölgemizin sorunlarına dikkat çektiği gibi dünyanın benzer sorunlarıyla birlikte bunları değerlendirme imkanı sunmaktadır. Rotamız demokrasinin çıtasını yükseltmek, insan hak ve özgürlüklerinin temininde bütün engelleri bertaraf etmektir. Tek gayemiz insanların katılımcı ve paylaşımcı bir ülkede yaşamasıdır. Kendi tecrübemizi herkesle paylaşmaktır. Bizler kendimiz için istediğimizi dostlarımız için de istiyoruz. Adaleti hakkaniyeti barışı demokrasiyi sadece kendimiz için değil bütün insanlık için istiyoruz. ” dedi.

KÜRESEL KALKINMADA YENİ DİNAMİKLER VE TÜRKİYE’NİN 2023 VİZYONU

KÜRESEL YENİ  GERÇEKLERLE  2023’E DOĞRU

21-22 Nisan tarihlerinde ‘’FORUM İSTANBUL 2011’’de tartışıldı.
“Küresel Yeni Gerçeklerle 2023’e Doğru”  kapsamında, küresel mali krizin etkileri ve mevcut durum, kriz sonrası piyasalar ve finansal istikrar, dış ticaret ve yatırım ilişkilerinde yeni dinamikler, ekonomik ve politik denge arayışları, geleceğin şehirleri, çevreci ve sürdürülebilir büyüme gibi konular farklı alanlardan çok sayıda uzman tarafından ele alındı.
Açılış konuşması  Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından yapıldı.
Forum İstanbul konferansının geleneksel  bir buluşma ve paylaşım ortamı haline geldiğini belirten Sn.Babacan,Türkiye’nin gelecek ajandasını paylaşırken,AB’nin  Türkiye için bir ölçüt olduğunu belirterek Norveç modelini işaret etti.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, “AB hedefinin gerçekleşmesi gereken bir hedeftir. Belki Norveç gibi oluruz, dışarda kalırız, belki AB’nin aklı başına gelir’’ dedi.
2008-2009 Küresel Mali Krizi’nin bir milat olduğuna değinen Babacan, her şeyin iyi gittiği dönemlerde uzun vadeye bakmanın kolay olduğunu belirterek,”Günlük politikalar önemli ama eğer kendinize uzun vadeli gerçekçi hedefler koymazsanız başarı zorlaşıyor” dedi.
ABD’de bütün politikaların kamu borcunun artış hızının yavaşlatılması üzerine kurulduğunu, Japonya ve AB ülkelerinde de durumun farklı olmadığını anlatan Babacan, gelişmiş ekonomiler için sıkıntılı bir dönem içinden geçildiğini ve daha dikkatli tedbirlerle yürümek zorundayız diyerek sözlerine şöyle devam etti;
Bugünlerde ileriye doğru hesap kitap yaparken karşımıza çıkacak farklı senaryolara karşı tedbirli olmamız gerekir.Ülkelerdeki gelişmeler o ülkedeki siyasi iradenin alacağı kararlarla ilgilidir.Pek çok ülkede gerektiği halde adım atılamamaktadır. Gelişmiş ekonomilerin pek çoğunun başında çok zayıf yönetimler işbaşında…”
2023’ün Türkiye’sinde vergi  reformuna dikkat çeken  Babacan, bu konuda önümüzdeki dönemde çalışmaların yoğunlaşacağını  belirtti.Enerji alanındaki çalışmalara da  değinen Babacan, “Bütün tartışmalara, bütün spekülasyonlara rağmen Türkiye’de nükleer enerji kullanımını yaygınlaştırmamız gerekiyor” dedi.
AB, BİZİM İÇİN  ÇOK  ÖNEMLİ  BİR  ÖLÇÜT
Babacan,Türkiye’nin AB üyelik süreciyle ilgili  şunları kaydetti:
“AB hedefimiz, başarı için en önemli dış çıpadır. Ekonomik konularda AB’den öğreneceğimiz şeyler azaldı. Ancak bir demokraside, bir temel hak ve özgürlüklerde, bir yargı sisteminde henüz AB standartlarından uzağız. Bizim için dışsal bir çapa olmadan bu konularda reform yapmamızın ilerde daha da zorlaşacağını düşünüyorum.Yeni riskleri erken tedbirlerle önleyeceğiz.
2010 yılının tüm dünyada kriz henüz etkisini ciddi şekilde hissettirmeye devam ederken, Türkiye’nin olumlu bir şekilde ayrıştığı yıl olduğunu dile getiren Babacan, şöyle devam etti:
” 2011 ve ötesine baktığımızda geçen yıllarda kaydettiğimiz  büyümenin sürdürülebilir olması çok önemli. Bir yandan hızlı büyürken, bir yandan riskleri biriktirmemeye, ileriye doğru muhtemel sorun alanları oluşturmamaya da dikkat etmemiz gerekiyor.
Pek çok tedbir aldık ama bunların hepsi Türkiye’nin uzun vadedeki selameti  için. Arzu ettiğimiz, hayal ettiğimiz 2023 yılının istikrarlı, güçlü Türkiye’si için…
Türkiye’nin 2023 hedefleri ile dünyanın ilk 10 ülkesinden biri olma hedefine değinen Babacan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“2008 ve 2009 krizi, bizim bu hedefimizi biraz daha kolaylaştırdı. Hangi ülkeleri geçmemiz gerekiyor? Geçeceğimiz ülkeler ağırlıklı olarak gelişmiş ekonomiler… Gelişmiş ülkelerin ileriye doğru büyüme hızı artık eskiye göre daha düşük oranlarda öngörülüyor. Pek çok gelişmiş ülkenin potansiyel büyüme oranı bu krizde düştü. Dolayısıyla bu kriz, aslında ilk 10 hedefimizi biraz daha kolaylaştırmış görünüyor. Ama hangi şartla? Kendi içimizde istikrar ve güven ortamını korumamız ve reformlarımızı gerçekleştirmemiz şartıyla…” şeklinde konuştu.
2023 hedeflerine ulaşmak için Türkiye’nin gerçekleştirmesi gereken reformlara da değinen Babacan, “Önümüzde en önemli reform alanlarından biri eğitim ve iş gücü piyasasıyla ilgili konular.Eğer 2023 yılında Türkiye’nin işsizlikte yüzde 5 hedefine ulaşmasını istiyorsak,  bazı alanlarda reform yapmalıyız.
Çalışma saatlerinde indirime giderek istihdamı artıralım, iş gücü piyasasının esnekleştirelim. Türkiye’de ortalama haftalık çalışma süresi 49 saat. 49 saat çalışma yerine 45 saate inerse işveren 100 kişi değil, 105-106 kişi çalıştıracak ama bunu tercih etmiyor. Şimdi bizim ortalama süresini azaltabilmemiz, işverenlerin mevcut elemanlarını çok çalıştırma yerine yeni eleman almayı daha kolay hale getirmemiz, Türkiye’de işsizlikle mücadelede en önemli enstrümanlardan biri olacak. 49 saatten 45 saate inmesinin işsizlik üzerinde 3, 4, 5 puan bile etkisi olabilir, eğer doğru bir çizgi izlenirse” değerlendirmesini yaptı.
IMF’TE İKİ KOLTUĞUN BİRİ BİZİM
IMF’nin yönetiminde 7 gelişmiş Avrupa ülkesinin koltuğu bulunduğunu hatırlatan Babacan, G20’de alınan karar gereği 7 koltuğun 5 koltuğa ineceğini söyledi.

Newer posts

© 2024 Perihan USTA

Theme by Anders NorenUp ↑