Dünyanın değişimi ve ‘Küresel ruh sağlığı’

Bu konuya geniş bir perspektiften bakabilmek için, öncelikle aşağıdaki soruları gözden geçirmekte fayda var.

Pandemi sonrasında, ’’Dünya Neoliberalizm’den uzaklaşmalı mı’’?

Dünyayı daha adil bir yer haline getirebilmek için neler yapmalı?

Küresel Ekonominin modası geçmiş yönleriyle yüzleşmek..,

İşletmeler sadece kendi kar marjlarını değil, dünyanın da durumunu iyileştirmek için çalışmalar yapması…,

Şirketler Hissedar Kapitalizmi’ni, ‘Dünyanın Durumunu İyileştirme’ yönünde geliştirmesi…, gibi konularla yüzleşirken

‘Küresel ruh sağlığı’da önemle ele alınmalı.

Salgının psikolojik etkileri göz önüne alınarak ‘Küresel ruh sağlığını’ iyileştirici yönde ciddi çalışmalar acilen yapılmalı,

Zira zihinsel sağlık her şeyden önemli…

Bu dönemde zihinsel sağlık için bazı önemli tedbirler;

Zihnin yaratıcı potansiyeli ile yaşama yön vermek,

Bunun için dış kaosun iç huzur alanını manipüle etmesine izin vermemek,

Kaosu zihne etiketlememek, daima zihni endişe ve belirsizliklerden arındırmak.

Özellikle bu dönemde, hayatınızda direnç yaratan sorunlar oluşturmayın ki acı çekmeyin, böyle bir zihniyetiniz varsa değiştirin, ‘Ben böyle istiyorum, Böyle olmalı’ zihniyetinden vazgeçmek.

Zihnin bütünlüğünü parçalamaya çalışan, algıyı yöneten negatif şartlı sistemlerden uzak durmak,

Zihni kaosa ipotek ettirmemek,

Ve en önemlisi ‘Kurban Zihniyet’inin tuzağına düşmemek.(Zihin sağlığı konusundaki tedbirler ayrı bir makale konusu.)

Küresel dünya analizine Dünya Ekonomik Forum’un kurucusu Klaus Schwab’ın söylemiyle devam edelim,videoyu izleyerek;

‘’Pandemi sonrasında dünya Neoliberalizm’den mutlaka uzaklaşmalıdır’’diyerek  piyasada oluşan ‘’Yeni Olağanüstü Büyük Küresel Tekeller’’e dikkat çekiyor.
Schwab, serbest piyasa köktenciliğinin, işçi haklarının ve ekonomik emniyetin erozyona uğramasına, kuralların ortadan kaldırılmasına yol açtığını belirtiyor.
Şimdilerde, Covid 19 küremizi sarsarken bazı kutsal fikirleri yeniden gözden geçirmemizin vakti geldiğini söyleyen Klaus Schwab;
İkinci Dünya Savaşını takip eden on yıllarda, yoksulluğu ortadan kaldırma, çocuk ölümlerini azaltma, yaşam sürecinin uzatma, okur-yazar oranlarının arttırma konularında, Dünyamız fevkalade büyük aşamalar kat etmiştir.  Kapitalizm, serbest ticaret ve uluslar arası dayanışma bu gibi değişikliklerin yapılabilmesinin itici gücü olmuştur ve bu fikirler hem savunulmalı hem de korunmalıdır. Buna ek olarak Endüstri4.0 ve Dijital Teknoloji konularına odaklanmaya da devam etmeliyiz. Bu son teknolojik gelişmeler bize aşılar, yeni tedavi yöntemleri ve PPE(Personal Protective Equipment) gibi enstrümanlar vererek krizleri karşılamamıza yardım sağlamışlardır.
Fakat, küresel ekonominin modası geçmiş yönleriyle de yüzleşmeliyiz.  Bunlardan en başlıcası serbest piyasayı, finansal kural serbestisi ve mali kemer sıkma konularını destekleyen neoliberal ideolojidir.  “Kapital” kelimesiyle neyi ifade etmek istediğimizi tekrar düşünmeliyiz; parasal yönün yanı sıra, çevreci, sosyal ve insani yönlerini de kurcalamalıyız.  Günümüzün tüketicisi sadece daha kaliteli mal ve servisin daha ucuz olmasının yanı sıra şirketlerin insanlığın ortak iyiliğine de katılmasını bekliyor. Yepyeni bir yaklaşım için böyle bir talep oluşmuştur. Bu da işletmelerin sadece kendi kar marjlarını değil de dünyanın durumunu iyileştirmek için çalışmalarını önemseyen Hissedar Kapitalizmidir.
Sizler, dünyayı daha adil bir yer haline getirebilmek için neler yapmamız gerektiğini düşünürdünüz?’’

Evet,hepimizin bu soruya verilecek cevabı hazır olmalı, özellikle şirketlerin, liderlerin, başkanların, her bir bireyin….
Dünyada dev bir arınma ile gelen değişim hızla yol alıyor.
Zorbalık ve birçok seviyede büyük huzursuzluk, öfke… terörizm… izolasyon… baskı… yalanlar…Bu gerçekleri görüyoruz ve yaşıyoruz maalesef .
Ancak  bu düşük titreşimli gerçekliğin ötesinde, güzel ve muhteşem gerçeklerin olduğunu da göz ardı etmemeliyiz.
Tüm dünyada, ‘Şefkat… Sevgi…Anlayış’ gibi duygular hızla büyüyerek, ‘kollektif bilinç alanı’nı güçlendiriyor.
Unutulmamalı ki, geleceği sürdürülebilir kılacak olan bugün sahip olduğumuz, ‘Şefkat, Sevgi ve Anlayış’ gibi insani duygulardır, siyasi oyunlar değil.